
8 Mart: Kadınlar Güçlü Doğar, Güçlü Büyümelidir
Kadın olmak, mücadele etmeyi doğuştan öğrenmek zorunda kalmak demek mi? Ne yazık ki, birçok kadın için bu sorunun cevabı evet. Oysa kadınlar dünyaya güçlü gelir, ama o gücü koruyabilmek için pek çok engelle karşılaşır. Özellikle aile içinde maruz kalınan şiddet – bu bazen fiziksel, bazen psikolojik, bazen de küçücük görünen ama derin yaralar açan sözlü şiddet olabilir – kadınların hayata güvenle bakmasını engelleyebilir.
Çoğu zaman şiddeti sadece fiziksel acıyla ölçeriz. Oysa bir çocuğun ailesinden duyduğu küçümseyici bir söz, bir kız çocuğunun sırf cinsiyeti yüzünden susturulması, onun gelecekte kendine olan inancını da susturur. “Sen kızsın, yapamazsın.” gibi cümleler, belki de farkında bile olmadan, o çocuğun hayallerini öldürür. Dalga geçilen bir beden, küçümsenen bir fikir, alay konusu yapılan bir ses… Hepsi bir kadının kendine olan güvenini yok eder ve onu şiddete karşı savunmasız hale getirir.
Kadınların sadece fiziksel değil, duygusal ve psikolojik olarak da güvende büyümeleri gerekir. Çünkü bir insanın kendini güçlü hissedebilmesi, önce ailesinden gördüğü sevgi ve destekle başlar. Sevildiğini bilen, fikrinin önemli olduğunu gören, “hayır” deme hakkına saygı duyulan bir kız çocuğu, ileride hayatında kendisini ezmeye çalışan hiçbir şeye boyun eğmez.
Flört şiddetinin, iş yerinde mobbing gibi şiddet örneklerinin kökenine inildiğinde, hep aynı şeyle karşılaşıyoruz: Küçüklüğünden itibaren kendi sınırlarını korumasına izin verilmemiş, ses çıkarması gerektiğinde “abartıyorsun” denilmiş, şiddetin sadece dayak olduğu öğretilmiş kadınlar… Oysa şiddet, sadece fiziksel değildir. Küçümseyen bir bakış, alaycı bir kahkaha, değersiz hissettiren bir söz de en az bir darbe kadar acıtır.
Bu yüzden 8 Mart sadece bir kutlama değil, bir hatırlatma olmalıdır: Kadınlar güçlüdür, ama güçlü kalmaları için sevgiyle, saygıyla, destekle büyütülmelidir. Çünkü kendine değer veren bir kadın, kendisine zarar vermek isteyen hiçbir şeye boyun eğmez. Ve güçlü kadınlar, güçlü nesiller yetiştirir. Ülke kalkınmasında önemli noktalarda yer alınmasına, sosyal hayatta sosyal olmasına izin ve imkan verilmelidir.
Bu 8 Mart’ta, sadece kadınların başarısını değil, kadınların hak ettiği sevgi ve saygıyı konuşalım. Ve unutmayalım: Şiddetin olmadığı bir dünya, güçlü ve özgüvenli kadınlarla mümkün.
Kısa bir bilgilendirme ile sonlandırmak istiyorum;
- Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) Nedir?
Kadınların ve çocukların şiddetten korunması için kurulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olarak hizmet veren kurumlardır. ŞÖNİM’ler, şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan kadınlara psikososyal, hukuki ve ekonomik destek sağlar. Aynı zamanda, kadınların güvenli bir şekilde sığınabilecekleri yerler konusunda yönlendirme yapar ve koruyucu tedbirlerin uygulanmasını takip eder.
ŞÖNİM’ler aracılığıyla kadınlar şiddet karşısında yalnız olmadıklarını bilir ve haklarını öğrenirler. KADES uygulaması ve Alo 183 Sosyal Destek Hattı gibi acil yardım mekanizmaları hakkında da bilgilendirme yaparak, kadınların ihtiyaç duydukları anda destek alabilmelerini sağlar.
Unutmayalım, şiddete karşı mücadelede en büyük güç dayanışmadır. Eğer sen ya da tanıdığın biri şiddet mağduruysa, ŞÖNİM’e başvurarak destek alabilir ve haklarını öğrenebilirsin. Mağdur, başvuran, şahit olan kişilerin tüm bilgileri gizli kalmaktadır.
- KAYNAKÇA:
- Can, S. (2021). Dicle Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Dicle Adalet Dergisi, 5(2).
- Arıkan, C. (2016). Kadın girişimcilikte başarı ve başarıyı etkileyen faktörler. Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 14(3), 138.
Havva Sevik
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
3. Sınıf Temsilcisi