Son birkaç yüzyılda beslenme ve tıp biliminin bireylerin yaşam standartlarının iyileşmesine katkı sağladığı oldukça nettir. Günümüzde de bireylerin birçoğu beslenmenin sağlık üzerine olan olumlu etkileri konusunda daha duyarlı ve bilinçli bir hale gelmiştir. Tüketim çılgınlığının devamlı artış gösterdiği bu 21. Yüzyılda, modernizm de bireylere kattığı getirilerle beraber tüketiciler zaman içerisinde kendilerine iyi gelen sağlıklı besinleri daha gözle görebilir bir farkla ayırt etmeye başlamışlardır. Ancak günlük yaşamın yoğunluğu kimi zaman bireyleri daha az fiziksel aktivite yapmaya, zaman telaşının içerisinde daha hızlı şekilde tüketilebilen yemekler yemeye yöneltmiştir. Bu durum bazı zorlu süreçleri de bünyesinde getirmiştir. Örneğin; Obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve birçok kronik rahatsızlığın toplumda görülme sıklığının artmasına neden olmuştur. Bu hastalıkların tedavi süreçleri zorlu olmasının yanı sıra oldukça da maliyetlidir. Bu nedenle bu noktada fonksiyonel gıda kavramı ortaya çıkararak gittikçe prevalansı artan bu hastalıkların görülmeden engellenmesi hedeflenmiştir. Fonksiyonel gıda temelinde insan biyolojisi, fizyolojisi ve metabolizması üzerinde faydalar sağlayan daha sağlıklı bir yaşam için gereken gıda bileşenleridir. Fonksiyonel gıdalar doğrudan besinsel değer taşıyabilmesinin yanında aynı zamanda da çeşitli özel tekniklerle yararlı bileşenlerin miktarı artırılabilir ya da bu bileşenlerden daha çok faydalanabilmek için başka bileşenler eklenebilir. Bu tarz eklemeler yapılabileceği gibi bireyin sağlığı üzerine olumsuz etki gösterebilen ya da olumsuz herhangi bir durumu tetikleyebilen bileşenlerin gıdalardan ayrılması durumu da söz konusudur. Tüketilen besinlerin ulaşılabilirliğinden tutun da tüketilebilirliğine kadar sürdürülebilir olması da gerekmektedir. Fonksiyonel gıdalara gelenekselleşmiş ürünlerle birlikte karşılaşmamız (takviye edilmiş tahıllar, probiyotik yoğurtlar) bu nedenle her geçen gün daha da artmaktadır. Dolayısıyla bu gıdalar olağandışı etkiler yaratmamalı ve hayatımızın bir parçası olmalıdır.
Tüketicinin gıda ürünlerinin bileşenlerinin faydaları hakkında daha çok bilgiye ulaşması yeni birçok fonksiyonel gıdanın üretilmesine yol açmıştır. DHA kaynaklı çerezler, lif içeriği yüksek ürünler, kalsiyumca zengin sütler, folik asit ve demirce zengin ekmekler, sporcu içecekleri bu gıdalardandır.
Sonuç olarak fonksiyonel gıdalara ilgi hızla artmakta ve birçok farklı tasarımın yapılmasıyla birlikte geniş kitlelere yayılmaktadır. Buna ek olarak yeni bir ticaret pazarının kurulmasına da neden olmuştur. Bu konu hakkında sağlam ve tutarlı yasal düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır. Çeşitli uygulamalar ve politikalar gittikçe yaygınlaşmalı, bu gıdalar üzerinde gereken incelemeler son derece titizlikle yapılmalıdır. Bu nedenle fonksiyonel gıdaların belirlenmesi ve geliştirilmesi hayati önem taşır. Ancak burada unutulmaması gereken şey hiçbir gıdanın mucizevi olmadığıdır.
KAYNAKLAR:
1)Meral, R., Doğan, İ. S. & Kanberoğlu, G. S. (2012). Fonksiyonel Gıda Bileşeni Olarak Antioksidanlar. Journal of the Institute of Science and Technology
2)Anonymous 2004. Position of the American Dietetic Association: Functional Foods.J Am Diet Assoc
3)Hardy G. 2000. Nutraceuticals and functional foods: Int roduction and Meaning.Nutrition,
Nuray Şevval Doğan
Akdeniz üniversitesi Beslenme ve Diyetetik 2. Sınıf
Linkedln:https://www.linkedin.com/mwlite/in/nuray-%C5%9Fevval-do%C4%9Fan-7a3145259