Besin-ilaç etkileşimleri konusuna gelmeden önce sizlere DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü)’ne göre ilacın tanımını açıklamak istiyorum.
İlaç: fizyolojik sistemleri veya patolojik durumları insanın yararı için değiştirmek veya incelemek amacı ile kullanılan ve kullanılması öngörülen herhangi bir madde veya üründür.
Kullandığımız ilaçla birlikte tükettiğimiz besin de fizyolojik sistemlerimizi ve patolojik durumlarımızı değiştirebilir. Peki nasıl? Bu blog yazısında bunun cevabını bulacağız.
Farmakoloji; ilaçları, ilaçların etki mekanizmalarını ve kullanımlarını inceleyen bilim dalıdır. Besinler ve beslenme alışkanlıklarımız ilaçların farmakolojik özelliklerini değiştiren en önemli etkenlerdendir. Besin-ilaç etkileşimlerinin sonuçları da kişinin yaşamına ve alışkanlıklarına göre farklılık gösterir. Bu farklılığa sebep olan başlıca faktörler:
- Diyet
- Genetik Yatkınlık
- Yaş
- Var Olan Hastalıklar
- Hamilelik
- Bireyin Alışkanlıkları (sigara,alkol,…)
- Polifarmasi Durumu (aynı anda birden fazla ilaç kullanmak)
- Emzirme Durumu
- Uzun Süre Antibiyotik Kullanmak
- Yemek ve İlaç Alma Zamanı
Bazı besinler kullanılan ilacın vücuttaki etki süresini kısaltır ve bunun sonucunda alınan ilaç vücuttan kısa sürede atılır. İlaçtan tam etkinlik sağlayamayız. Tam tersi olarak bazı besinler de ilacın vücuttaki etki süresini uzatır ve sonuç olarak ilacın vücutta kalma süresini uzar, hastada ilaca bağlı olarak toksisite görülür. Besinler bu yolakları nasıl değiştirir? Besinler, ilaçların etki mekanizmalarını, biyotransformasyon sonucu oluşturdukları metabolitlerini, genellikle etkiledikleri enzimin işlevini değiştirerek yaparlar. Ve en çok rastlanan yolak ise enzimlerin indüksiyon- inhibisyon mekanizmasının değişmesidir.
İlaçların metabolizmasını ve etkilerini değiştiren, günlük hayatta sık sık karşılaştığımız birkaç besin örneği:
- GREYFURT SUYU: Greyfurt suyunun Ca Kanal Blokörleri ile tüketilmesi hipotansiyon oluşturabilir. Makrolid grubu antibiyotiklere kullanımı sonucu kardiyak ritim bozukluğu oluşabilir. Bazı hormon ilaçları ile kullanıldığında emilimi geciktirir. Siklosporin ile tüketildiğinde biyoyararlanımı arttırır.
- KAFEİN: Bazı Non-steroidal antiinflamatuarlar ile alındığında emilimi arttırabilir. Teofilin ile birlikte alındığında ilacın toksisite riskini arttırır. Hastada sinirlilik, kusma, kasılma ve uykusuzluk şikayetleri görülebilir. Bazı mide ilaçları ile alındığında mide mukozasını irrite edebilir.
- SÜT: Akarboz ve merkaptopürin ile alındığında biyoyararlanımı azaltır. Digitalis ile alındığında potasyum kaybını arttırır. Demir içeren ilaçlarla alındığında ise emilimi azaltır. Tetrasiklin, doksisiklin, minosiklin gibi kinolon grubu antibiyotikleriyle birlikte kullanımında ise çözünmeyen kompleksler oluşur. İlacın etkisi azalır.
- ALKOL: Parasetamol (Parol’un etken maddesi) ile alındığında karaciğer toksisite riskini arttırır. Kalp rahatsızlıklarında kullanılan damar gevşetici ilaç nitrogliserin ile kullanılmamalıdır. Diklofenak sodyum (Voltaren’in etken maddesi), alkol ile birlikte alındığında gastrointestinal sistem irritasyonuna sebep olur.
Çok dikkat edilmesi gereken bu durumlar ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hafta bile sürebilir. Herhangi bir ilaç, besin takviyesi kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın.