Göç ve Kültürel Kimlik: Birlikte Yaşamanın Yolları
Göç ve kültürel kimlik, hayatımızın her alanında varlığını sürdüren ve toplumu hem pozitif hem de negatif anlamda etkileyen önemli kavramlardır. Yakından veya uzaktan toplumu olumlu, olumsuz anlamda etkilemektedir. Peki, göç ve kültürel kimlik nedir? Kültürel kimlik, bir bireyin veya toplumun sahip olduğu değerler, inançlar, gelenekler, dil ve benzeri unsurlardan oluşan kimliktir. Göç ise, birey ya da toplulukların (2 veya 2’den fazla kişinin) bulundukları yaşam standartlarından kopup yeni yerlere yerleşmesini ve orada yaşamını sürmesini, iç ve dış göç olarak nitelendirebiliriz. Uzaklaşma sebeplerine bakıldığında iş, ekonomi, eğitim, savaş, refah bölge isteği vb. örnekleri sıralayabiliriz.
Araştırmalara, kaynaklara bakıldığında görülecektir ki göçler büyük çoğunluklu olarak gelişmekte olan bölgelere yapılmaktadır. Göç edenler hakkında dikkat çeken özellikler geldikleri bölgeler ait konuşma, davranış ve tepkiler göz önündedir. Burada da devreye kültür kavramı girmektedir. Kültür; içgüdüsel, kalıtımsal olmayan her bir bireyin doğduktan sonra yaşam içinde kazandığı alışkanlıklarıdır. Her bir alanın bireyin ve toplumun farklı kültüre ait olduğunu ve bu kültürlerin bizimle birlikte taşındığını fakat bunların değişir ve süreklilik göstermediğini bilmeliyiz. Kültür, toplumu birleştiren bir unsurdur. Farklı kültürlere sahip olabiliriz ama değişebilirliği sayesinde de ortaklık göstermekte ve bu soyut ifade bizleri bir arada tutmaktadır.
En ufak meselelerde bile 2 kez düşünürken konu göç etmek olduğunda yeni bir yaşam alanına yerleşmek ne kadar kolay olabilir ki. Bazıları daha önceden göç eden aile ve akrabalarının yanına giderken bazılarında ise bu durum tam tersine tanıdıkları olmadığı yerlere gidenlerde süreç daha da zorlaşabilmektedir. Ait olunmayan, içinde bulunulmayan bir yere gidiliyor uyum, alışma süreci biraz sancılı geçebilmektedir. Kültürün yarattığı bütünlükle farklı kültürün bütünleşmesi, etkileşime geçmesi, kabullenme ve kabullenilme. Göç sonrası yerleşilen bölgedeki farklı yüzlerle karşılaşmalar…
Göçmenlerin adaptasyon sürecinde bazı alışkanlıklarından vazgeçildiği ve yeni alışkanlıkların kazanıldığı görülmekte. Sorunların üstesinden gelinebilecek en etkili şey iletişimdir. Yine bazıları bu göç sonrasında olumlu sonuçlar alırken bazıları ise olumsuz sonuçlar almaktadır. Örnek gösterecek olursam taşındıkları ev için ev sahibi piyasa değerinin üstünde evi verebilir. Veya iş kapsamında genel fiyat değerinin aşağısında bir miktar alınabilmektedir.
Yerinden edilme kavramı ise biraz farklı zorla yapılan, yaptırılan bir eylem. 1980 ve sonrasında Türkiye’de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da özellikle kırsal bölgelerde yoğunlaşan ve büyük çatışmalara neden olan şiddet olayları, bu bölgelerden hem civar kentlere hem de batıda sanayinin daha fazla yapıldığı ve iş imkânlarının olduğu Marmara bölgesi, Ege ve turizmin yoğun olduğu Akdeniz bölgelerine göçü hızlandırmıştır. Terör, şiddet eğilimli olaylarla yerlerinden edilen topluluklar kendilerine zorla yuva bulmaktadırlar. Koşulların gerekçesiyle de kurtulmak onlara en güzel yuva olur. Zorunlu göç sadece o zamanları etkilemez günümüzde de yaşanan sıkıntılarla aynı yerde yaşadığımız topluluklar bu olayların içlerinden gelenlerdir.
Bu zorunlu göçler hem bireysel hem de toplumsal boyutta ekonomik ve siyasal birçok sorunu beraberinde getirmektedir. İş olanaklarının olmadığı ve siyasal gerilimlerin had safhada olduğu bölgelerden, iş olanakların nispeten daha fazla olduğu gelişmiş bölgelere insan akımı oluşmuştur. Göçmenler ilk geldikleri yerlerden daha düşük nitelikte ve daha düşük ücrette çalıştırılmaktadır. Böylece yerinden etme sonucunda özellikle Doğu Anadolu bölgelerinden gelen Kürt göçmenler, gittikleri yerlerde daha başka ayrımcılık, dışlanma, ötekileştirme gibi büyük sorunlarla karşı karşıya kalmışlar ve şimdi de kalmaktadırlar. Son olarak değineceğim bir olay da; göçler her daim yaşanabilmekte asıl olay geldikleri yerden ne için, nasıl ve ne kadarlığına gelmiş olmalarıdır. Son zamanlarda gittikçe artan göçmenler ve bundan şikâyetçi olan vatandaşlar… Zorunda olma farklı bir durum, farklı yere yerleşmek de aynı şekilde fakat yerleştikleri bölgedeki halkın işini, evini, güvenliğini riske atmak yerinden edilme değil yerinden etme anlamına gelir.
KAYNAKÇA:
IŞIK, N.(2018).GÖÇ, KÜLTÜR VE KİMLİK ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ANALİZ
GÖREGENLİ, M.KARAKUŞ, Göç Araştırmalarında Mekân Boyutu: Kültürel ve Mekânsal Bütünleşme
Türk Psikoloji Yazıları, Aralık 2014, 17 (34), 101-115
EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.
Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
YAZAR:
Zeynep Nur Banaz
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 3.Sınıf
Linkedin