fbpx

Rüyaların Gizemi: Bilinçaltının Kapısı

Rüyaların Gizemi: Bilinçaltının Kapısı

“Rüyalarımız her gece kendi çaplarında felsefe yaparlar.”

Carl Gustav Jung

Psikologların, teologların, filozofların hatta sakız fallarının dahi konusu rüyalar… Rüyalar insanın varoluşundan itibaren merak konusu olmuştur. Bakış açısı değiştikçe farklı anlamlar ifade eden rüyalara, bugün de bu yazımda karma bir bakış açısıyla yaklaşacağız.

İnsanlar gece veya gündüz uyuduklarında rüya görürler. Yüzyıllardır insanların bireysel olarak yaşadıkları bu deneyimlerin gizemli bir doğası olduğuna inanılmakta. Bu gizem, yüzyıllardır aydınlatılmaya çalışılsa da günümüzde hâlâ tam olarak çözülebilmiş değil. Rüyalarla ilgili yüzyıllardır devam eden tartışmaların var olmasına rağmen, çoğu zaman ortak görüş olarak varsayabileceğimiz bir nokta var. Bu ortak nokta, kişinin kendi hayatına göre şekillenerek ilişkileri, duyguları ve yaşam olayları ile ilgili kişiye bilgi verdiği durumudur. 

Rüyanın ne olduğu konusunda pek çok görüş bulunmaktadır. Freud, rüyayı gün içinde gerçekleştiremediğimiz arzuların bilinç dışında gerçekleştiği yer olarak,³ Pythagoras görüşünü savunan insanlar, rüyayı bedenin ölümü olarak tanımlaman uyku esnasında, aynı zamanda ruh açısından bedensel işlevlerden kurtuluş olarak tanımlanan bir varoluş esnasında görülen şey olarak¹, Carl Yung  ise rüyayı bilinçli bir durumda gizlenmiş bilinç dışı bulguları ortaya çıkaran ve bunu bilince sembolik bir biçimde sunan şey olarak tanımlamaktadır.² Bunların haricinde binlerce tanım daha sayabiliriz ama hiçbiri için bu rüyanın kesin tanımı diyemeyiz. Rüyanın ne olduğunu konusu, gizemini koruyarak, bir yüzyıl daha sürecek gibi görünüyor. Rüyalardaki bazı temaların evrensel olduğu düşünülse de, rüyalar kişiye özgüdür. Yani örneğin rüyanızda merdivenden çıktığınızı görüyorsunuz ve farklı bir kişi de aynı şekilde rüyasında merdivenden çıktığını görüyor. Aynı rüya fakat farklı iki yaşantı… İki rüyada da bu olay kişilerin bireysel yaşantısına göre bir anlam ifade ediyor. Bu durum da rüyada merdivenden çıkılması olayının kişiler için farklı anlamları olmasına sebep oluyor.

Rüyalar yani bilinç devre dışındayken görünenler, kişinin iç sesi olabilir. Rüyaların kişinin iç dünyası ile doğrudan bağlantılı olduğu da aşikar bir durum. Bu yüzden her rüyayı kendi içinde değerlendirmek ve kişinin kendi çağrışımları yardımıyla analiz etmek gerekir. Çünkü rüyaların her bir parçası bir simgedir ve mutlaka bir şeyleri temsil etmektedir. Rüyaları anlamak için rüyadaki sembollerin anlamlarının iyi bilinmesi gerekiyor ve de rüya analizi için bir rüya asla yeterli değildir.

Rüyalarımız gerçek hayat ile paralel çalışmaktadır. Örneğin; rüya görürken gerçekte radyo çalıyorsa, rüyamızda kendimizi konserde görebiliriz ya da rüya görürken dışarıda yağmur yağıyorsa rüyamızda muhtemelen yağmurlu bir yolda yürüyor olarak görebiliriz. Rüyalar gerçek hayatla her daim ilişkili olmakla birlikte bilinç dışımızın farklı olaylar ve sembollerle dışavurumundan dolayı bizlere mistik ve de ütopik gelebilir. Yung’ un da dediği gibi rüyalarımız her gece kendi çaplarında bizlere felsefe yapıyorlar. Bu felsefenin çözümü sakız fallarında yazan, rüya tanımı yapıyorum diye insanları dolandıran insanların söylemlerinden ve internetteki rüya yorumlama sitelerinde yazan safsatalardan çok daha fazlası.

 Rüyalar, kişiye ,kendisinin bile bilmediği yönleri, hakkında bilgiler verebilir. Rüyalar, bir bakıma bilinç dışımızın biriktirdiklerini bize tiyatro gibi sunmasıdır. Bu tiyatrodaki; bazı oyuncular, semboller, olaylar bize çok yabancı gelebilir. Örneğin rüyamızda kendimizi hiç tanımadığımız bir kadınla kahve içerken görebiliriz. Muhtemelen o kadını bir yerde tesadüfen görmüşüzdür ama gördüğümüzü hatırlamıyoruzdur ama bilinçaltımız bizim için bu veriyi saklamıştır. Bu tiyatro perdesinde ki her şey gerçek hayatın bir parçası. Yolda tesadüfen gördüğümüz bir kişi rüyamızda yer alabiliyor. Biz unutabiliyoruz ama bilinçaltımız asla unutmuyor. Rüyaları anlamak bilinçaltını anlamaktan geçer ve rüyaları çözebilmek için kendimizi çözümleyebilmemiz gerekiyor. 

Her rüya bir giz ve her kişi bir gizin kaynağı. Rüyalarımıza uyanmayı başardığımız zaman, gizlerimiz gerçeklerimiz olacaktır.

 

KAYNAKÇA

1.Aristoteles, De Divinatione per Somnum (Uykuda Kehanet Üzerine), The 

Works of Aristotle, (Translated into English Under The Editorship of W. 

  1. Ross), Vol. III içinde “Parva Naturalia” by J.I. Beare and G.R.T. Ross, 

(Oxford: Clarendon Press 1931).

2.Carl Gustav Jung, Psikoloji ve Din, (çev. Ender Gürol), (İstanbul: Payel 

Yayınları 2000).

3.Sigmund Freud, Düşlerin Yorumu I ve II, çev. Emre Kapkın, 2.Basım, 

(İstanbul: Payel Yayınevi 1996).


EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu  fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.

Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.


YAZAR:
Feride BARUT
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji 3. Sınıf

Bu Yazıyı Paylaş
1 Comments
  1. elifo

    çok doğru katılıyorum

Yorum Yap