Sevgili Etkin Kampüs okurları, herkese selamlar!
Bugünkü yazımda sizlere Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nden bahsediyor olacağım.
Bu ünitelerde staj yaptığımda kendimi çok mutlu, pozitif hissetmiştim. Çünkü küçücük bebeklerle ilgilenmek ve onların bakımını üstlenip diğer hemşirelere destek olmak insana çok iyi geliyor. Diğer bir deyişle mesleki doyumu derinlemesine hissettiğim bir alandı.
Peki bu Yenidoğan Yoğun Bakım Üniteleri nasıl yerlerdir, ne gibi ekipmanları içerir ve standartları nelerdir?
Gelin birlikte inceleyelim.
Öncelikle Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi nedir?
Yenidoğan yoğun bakım ünitesi, prematüre bebekler veya doğum sonrası sağlık sorunları olan yenidoğan bebeklerin özel bakım ve tedavi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tasarlanmış bir birimdir. Bu üniteler yenidoğan bebeklerin solunum, beslenme, sıcaklık düzenlemesi gibi ihtiyaçlarını yakından takip ederler. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde uzman doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık personeli bulunur ve bebeklerin sağlıklı bir şekilde büyümeleri ve gelişmeleri için gerekli tıbbi müdahaleleri gerçekleştirirler. Bu üniteler, yenidoğan bebeklerin hayatta kalma şansını artırmak ve sağlıklarını korumak için hayati öneme sahiptir.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde Sık Görülen Hastalıklar
- Prematüritelik
- Respiratuvar Distress Sendromu
- İntraventriküler Kanama
- Patent Duktus Arteriosus
- Nekrotizan Enterokolit
- Bronkopulmoner Displazi
- Prematüre Retinopatisi
- Yenidoğanın Geçici Takipnesi
- Mekonyum Aspirasyon Sendromu
- Yenidoğan Pnömonisi
- Yenidoğan Sepsisi
- Hipoksik İskemik Ensefalopati
- Yenidoğan Konvülziyonları
- Yenidoğan Kalp Hastalıkları (Cerrahi gerektiren ve Medikal İzlem gerektiren)
- Yenidoğanın Merkezi Sinir Sistem Anomalileri (Hidrosefali, Nöral Tüp Defektleri)
- Yenidoğanın Gastrointestinal Cerrahi Anomalileri (Anal atrezi, Duodenal Atrezi, Trakeoözofajial Fistül, İleal atrezi, vb)
- Konjenital Diyafragma Hernisi
- Hipoglisemi, Hipokalsemi gibi Metabolik Bozukluklar
- Genetik ve Doğuştan Metabolizma Hastalıkları
Bu gibi tanılara sahip olan bebekler için Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde yapılan bakımlar ve tedaviler hayati önem taşıyor.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi fiziksel özelliklerine bir bakalım.
YYBÜ, Doğumhane’ye çok yakın, hastane bünyesi içinde, iyi kontrol edilen ayrı bir alanda ve perinatal servisin hemen yanında olmalıdır.
YYBÜ ısısı 22-26°C, göreceli nem %30-60, her bebek alanı 11,2-14 m2 olmalıdır.
Her bebeğin başında 3 hava, 3 oksijen, 3 vakum olmalı ve en az 20 elektrik prizi olmalıdır.
Her bebek yatağı başında kayıtlar için bir alan olmalıdır. Detaylı kayıtlar ve telekomünikasyon için ek bir alan sağlanabilir.
Ünite içi havalandırma saatte en az 6 kez yapılmış ve %90 etkinlikte filtre edilmiş olmalıdır.
Negatif hava basıncı olan en az 1 hava kaynaklı enfeksiyon izolasyon odası olmalıdır. İzole bebeklerin uzaktan kamera izlemi düşünülmelidir. Bu odalar, enfeksiyonu olmayan bebekler ya da diğer klinik içi uygulamalar için de kullanılabilir.
Lavabolar kolay ulaşılabilir olmalıdır. Yenidoğan yoğun bakım odalarının ışıklandırması 10-600 lux arasında değişebilir şiddette ayarlanabilir olmalıdır. Ünite içinde ses şiddeti 45-50 db aşmamalıdır.
Aile görüşme odaları, emzirme odası, çamaşırhane, sağlık personeli çalışma ve dinlenme odaları olmalıdır.
Bu gibi özelliklerle ünitede, yenidoğan yoğun bakımı açısından her şey düşünülmüş olmalıdır.
Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde bulundurulan teknolojik imkanlarla hangi uygulamalar yapılıyor?
Kan Değişimi
Yenidoğan sarılığı, yenidoğanda çok görülen hastalıklardan bir tanesidir. Yenidoğanda kanda artan billirubin maddesi; deride, göz akında ve yanaklarda birikerek sarılığa yol açar. Sarılığın ortaya çıkmasının nedeni kan uyuşmazlığı da olabilir. Bu durumda yenidoğanda kan değişimi yapılır. Verilecek olan kanın bebeğin kanıyla uyumlu olması gerekir. Kan değişimi yapılarak istenmeyen maddeleri barındıran kan, vücuttan tamamen uzaklaştırılır ve yerine sağlıklı kan verilir.
Fototerapi
Yenidoğanda sarılık görülmesi durumunda uygulanan bir tedavi yöntemidir. Her sarılık hastalığında ışık tedavisi kullanılması önerilmez. Tedavideki amaç kanda biriken billirubin maddesinin vücuttan atılmasını sağlamaktır. Bunun sağlanması için yenidoğan, fototerapi denilen özel dalga boylu ışınlara tabi tutulur ve billirubin maddesinin idrarda çözünmesi sağlanır. İdrarda çözünen fazla billirubin boşaltım yoluyla vücuttan atılır ve hastalık bu şekilde tedavi edilir. Kanda billirubin maddesinin yüksek miktarlara ulaştığı durumlarda fototerapi yetersiz kalabilir. Böyle durumlarda yeniden kan değişimi tedavisi uygulanır.
Perkütan Kateter Uygulamaları
Bu uygulama, kol ve bacaklarda yer alan ince damarlardan kalbe uzanan ince bir damar yolu açılmasını sağlar. Bu sayede dışarıdan kan dolaşımına iletilmek istenen ilaçlar kolaylıkla aktarılabilir.
Total Parenteral Nütrisyon Uygulamaları
Yenidoğanda oral beslenme sorunu ortaya çıkması halinde damar yolu ile beslenme yöntemine başvurulur. Parenteral nütrisyon uygulamaları aslında tamamlayıcı tedavilerdir. Bu nedenle uzun süreli olarak uygulanması önerilmez. Gastrointestinal sistemi sağlıklı bir şekilde çalışabilecek durumda ise parenteral beslenme yerine enteral beslenme önerilmelidir.
Toraks Tüpü Takılması
Bu işlem, akciğer sönmesi tedavisinde kullanılan bir yöntemdir. Akciğerde meydana gelen hava kaçağının altında yatan belirli bir neden yoktur. Bebeklerde akciğer sönmesi doğumdan sonraki erken dönemde meydana gelebilir. Genelde belirgin bir semptomu yoktur, ancak bebekte bu soruna bağlı olarak nefes alıp vermede zorluk gözlenebilir. Bu durumlarda ilk olarak oksijen tedavisi uygulanır. İyileşme görülmemesi durumunda bebeğe toraks tüpü takılması gerekebilir. Yenidoğanın iyileşmesiyle birlikte toraks tüpü çıkarılarak tedaviye son verilir.
Hasta Başı EEG (Beyin Elektrosu)
EEG (elektroensefalogram), beyin faaliyetlerinin elektriksel olarak incelenerek kâğıt üzerine yazdırılmasıdır. Genel olarak epilepsi hastalığının araştırılması amacıyla kullanılır. Yenidoğan beyin aktivitesini incelemek için de kullanılır.
Hasta Başı EKO (Kalp Ultrasonu)
Bu yöntem ile karaciğer, böbrekler, dalak, pankreas, safra kesesi gibi organların görüntülenmesini sağlayan tüm batın USG’si uygulanabilir. Bunun yanı sıra beyin gelişimini incelemek amacıyla transfontanel kranial USG de yapılabilir. Böylece bebeğin iç organlarında ve beyninde herhangi bir anormalliğin olup olmadığı gözlemlenmiş olur.
Keyifli okumalar dilerim…
EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.
Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
YAZAR:
Tuana Sezgin
İzmir Tınaztepe Üniversitesi – Hemşirelik – 3. sınıf
Linkedln
KAYNAKÇA
- Salihoğlu, Ö., Akkuş, C. H., & Hatipoğlu, S. (2011). Yenidoğan yoğun bakım ünitesi standartları. Bakırköy Tıp Dergisi, (Cilt7, Sayı2).
- Parlak, E., Kahveci, H., & Alay, H. K. (2014). Yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki hastane enfeksiyonları. Güncel Pediatri, 12(1), 1-8.
- https://www.medicalpark.com.tr/yeni-dogan-yogun-bakim/b-6724
