fbpx

Doğum Ağrısını Yönetmede Kullanılan Non-Farmakolojik Yöntemler

Doğum Ağrısını Yönetmede Kullanılan Non-Farmakolojik Yöntemler

Doğum ağrısını azaltmaya yönelik yaklaşımlar farmakolojik ve non-farmakolojik olarak iki başlıkta incelenmektedir. Yaygınlaşan non-farmakolojik ağrı kontrol yöntemleri herhangi bir ilaç uygulaması yapılmadan gebenin gevşemesini, ağrısını en az biçimde algılamaya yönelten yöntemlerdir. Bu yöntemlerin doğumda konforu, anne memnuniyetini ve anne-bebek bağlanmasını arttırdığı bilinen sayısız çalışma mevcuttur.

 Marchand(2008) ağrıyı yönetim mekanizmasına göre kapı kontrol teorisi(KKT),yaygın ağrılı uyaran kontrolü(YAUK),merkezi sinir sistemi kontrolü(MSSK) göre üç şekilde incelemiştir. 

Kapı kontrol teorisinde spinal geçisin ağrısız uyarılarla aşırı yüklenerek kapatılıp ağrılı uyarının beyine ulaşması omurilik düzeyinde engellemesine dayanır. İlk olarak geniş çaplı lif uyarılıp spinal geçiş kapatılır. Ağrı duyusuna sebep olacak uyarılar böylece beyine geçemez

Kapı kontrol teorisine dayanan yöntemler: Su banyosu, hafif masaj, doğum topu, sıcak su torbası, titreşim, düşük uyarılı elektriksel sinir stimülasyonu(TENS), ambulasyon ve pozisyondur.

Yaygın ağrılı uyaran kontrolü teorisinde ağrılı uyaranlar endorfin sistemi harekete geçirerek endorfin salınımını arttırırlar bu sayede ağrı eşiği düzeyi artar.

Yaygın ağrılı uyaran kontrolü teorisine dayanan yöntemler:  Ağrılı masaj, Refkesoloji, steril su enjeksiyonu, akupunktur, akupressure, yüksek uyarılı elektriksel sinir stimülasyonu(TENS) ve buzdur.

Merkezi sinir sistemi kontrolü teorisinde ise merkezi sinir sistemi üzerindeki kontrolü kullanarak ağrı algısını azaltmaya veya yönetmeye odaklanır.

Merkezi sinir sistemi kontrolü teorisine dayanan yöntemler: Sürekli destek, antenatal eğitim, gevşeme-nefes egzersizi, hayal kurma, odaklanma, meditasyon/yoga, hipnoz, müzik, aromaterapi, bio feedback ve plasebodur.

En yaygın kullanılan non-farmokoljik yöntemler sırasıyla %22.2 akupressür, %11.1 perineye sıcak uygulama, antenatal eğitim, buz uygulama, ayak masajı, solunum ve tensel uyarılma ve %5.6 TENS, aromaterapi, çömelme ve streogram ile odaklanmadır.

NON-FARMAKOLOJİK YÖNTEMLER:

1)DOĞUM TOPU:

Gebelerin egzersiz amaçlı kullandığı toplar, omurilik fleksiyonunu geliştirerek, oksiputun posterior dönüşünü kolaylaştırmak için pelvik çapları arttırmakta ve böylece pelvik çıkım genişlemektedir. Gebelikte doğum topu ile yapılan egzersizler, doğuma kadar gebenin vücudunu ideal bir şekilde hazırlar ve doğum sonrasında annenin vücudunun toparlanmasında önemli yarar sağlar.

2)DOKUNMA VE MASAJ:

Masajın doğum sürecindeki algılanan ağrıyı azaltması üzerindeki etkisi endorfin teorisi ile de açıklanmaktadır. Deri üzerine yapılan mekanik uyarılar, beta endorfin düzeyini yükseltmekte ve bunun sonucunda da ağrının algılanması azaltmakta ya da ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca masaj uygulandığı bölgede kan dolaşımının artması sonucunda bölgenin oksijenlenmesi artmaktadır. Masaj uygulaması ile morfin türevi maddelerin salınımı gerçekleşmektedir. Masaj uygulaması ile birlikte serotonin ve dopamin düzeyi artmakta, nörepinefrin ve kortizol seviyesi düşmektedir. Masaj uygulamasının bu etkileri ile gebenin gevşemesi ve ağrı algısının azalması sağlanmaktadır.

Doğumda ağrı algısını azaltmak ve rahatlığı arttırmak amacıyla ebeler tarafından gebelere genellikle rutin olarak sırt ya da sakral masaj şeklinde uygulanmaktadır.(efloraj,sakral basınç)

3)REBOZO TEKNİĞİ:

Latin Amerika kökenli ‘Rebozo’ adı verilen pratik bir uygulamadır. Doğum sürecinde ağrıyla baş etmede; kullanımı basit, maternal ve neonatal sağlığına herhangi bir yan etkisi olmaması gibi olumlu yönlerinden dolayı nonfarmakolojik yöntemdir. Rebozo Tekniği, gelişmiş ülkelerde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tekniğin kolay uygulanabilir olması ebeler tarafından gebelik dönemi, doğum süreci ve postpartum dönemde yaygın olarak kullanılan tekniklerden biri halini almıştır. Rebozo Tekniği annenin pelvisinde ritmik bir hareket yaratarak ağrının giderilmesi ve pelvis kaslarını gevşeterek fetüsün doğum için uygun bir pozisyona girmesine yardımcı olmaktır. Ağrının hafifletilmesinin yanı sıra; bel ağrısı, stres, yorgunluk, bebeğin anne karnında pozisyon değişiklik ihtiyacı gibi zamanlarda etkili olması sebebiyle vücutta pek çok bölgeye uygulanabilmektedir.

4)AROMATERAPİ:

Bitkilerden damıtılmış konsantre esansiyel yağlar veya esansları kullanma bilimidir. Obstetrik alanda korku, endişe ve ağrıyı azaltmak, refah duygusunu artırmak, amacıyla kullanılabilir.

Lavanta: Limbik sistemi uyararak endorfin, enkefalin ve Serotonin salınmasıyla, sonuç olarak rahatlamış hissettirir

 Nane: Bulantı ve kusmayı tedavi etmek için, karın ağrısı, hazımsızlık, bağırsak iltihabı ve şişkinlik için kullanılır.

 Portakal kabuğu: Portakal kabuğu esansı ile aromaterapi, ağrının şiddetini önemli ölçüde azaltır.

5)STERİL SU ENJEKSİYONU:

İntradermal su bloklarının kullanımı, doğumdaki bel ağrısını azaltmakta etkilidir.  İntradermal su blokları, posterior superior iliak omurganın üzerine dört tane 0,05 ila 0,1 ml steril su enjeksiyonu uygulanması ile yapılır. 

6) DERİ ALTI ELEKTİRİKSEL SİNİR UYARIMI (TENS):

Cilt üzerine yerleştirilen elektrotlar ile cilt üzerine kontrollü bir şekilde ve düşük voltajlı elektrik akımı uygulama yöntemidir. TENS’ te iki elektrot kullanılır. Birincisi T11-L1 üzerine, ikincisi S2-S4 üzerine uygulanır. En önemli özelliği analjezi sağlamasıdır.

7)AKUPUNKTUR VE AKUPRESSÜR:

Klasik Çin tıbbının önemli dallarından biri olan akupunktur, vücuttaki belli noktalara iğne batırarak veya ona eş değer başka usulleri kullanarak gerçekleşen binlerce yıllık bir tedavi yöntemidir. Yapılan çalışmalarda akupunkturun epidural anestezi ve doğum indüksiyonu kullanım ihtiyacını azalttığı, doğum ağrısını azalttığı ve memnuniyeti artırdığı belirtilmiştir.

Akupressür ise akupunkturda olduğu gibi geleneksel Çin Tıbbı’na dayanmaktadır. İğnesiz akupunktur da denilmektedir. Vücutta enerji taşıyan meridiyenler üzerinde akupunktur noktalarına parmaklar, avuç içi, tenis topları ya da küçük taneciklerle (boncuk) veya özel sitümülasyon bantlarıyla basınç uygulayarak yapılmaktadır.

8)MÜZİK:

 Doğum ağrısında, müzik kullanımının gevşemede, dikkati başka yöne çekmede ve odaklanmada etkisi olduğu düşünülmektedir. Müzik, hoşa gitmeyen ağrılı uyaranlardan bireyi uzaklaştırmaktadır. Endorfin salınımını artırmakta, anksiyeteyi azaltmakta ve bireyin gevşemesini sağlamaktadır.

9)HİPNOZ:

Hipnoz, bilinçaltında yer alan korkuların çözümlendiği bir metottur. Doğumda hipnoz tekniğinin kullanılmasında, kadının doğumunda ağrı çekmesine neden olan tüm korkuların aslında bilinçaltında gizli olduğu düşüncesiyle bu korkuların ve negatif duyguların açığa çıkarılarak temizlenmesini amaçlamaktadır.

Her kadın için doğum, son derece özel bir deneyimdir. Her doğum, kadının benzersiz bir parmak izi gibi özeldir ve kendi önemine sahiptir. Bu süreçte, kadının en yakın destekçisi genellikle eşi veya ebesidir. Doğum ağrısının yönetimi için, gebeye non-farmakolojik yöntemlerle ilgili bilgi vermek, gebelik sürecine aktif bir şekilde katılımını teşvik etmek önemlidir. Kadının karar alma sürecine dahil edilmemesi, onu pasif bir konumda bırakabilir ve sağlık personelini gereksiz zorluklarla karşı karşıya bırakabilir. Bu sebeple doğum süresi boyunca empatik ve doğru kararlar vermek en önemli görevlerimizdendir.

 

Ecenur Elif Çıkrıkçıoğlu

Marmara Üniversitesi Ebelik Bölümü

4. Sınıf Temsilcisi

Ebelik Departman Koordinatörü

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap