fbpx

Aşkın Psikolojisi

Aşkın Psikolojisi

Yaşamın karmaşasında bazen duygularımızı yaşamayı, hissetmeyi unuturuz. Okul stresi iş stresi ve daha birçok durumla karşılaşırız. Bu karmaşa esnasında biri hayatımıza girer veya birini tanır ve zamanla hayatımıza alırız. Hayatımıza aldığımız insanlar bu karmaşanın en çıkılmaz zamanlarında elimizden tutar ve bize destek olur mutlu olmamızı sağlar. Tabi bu doğru veya yanlış insan kavramlarını ortaya çıkarmaktadır. Peki gerçekten doğru insan var mıdır? Bu doğru bizim zihnimizdeki çağrışım veya bizim tanımlamamız mıdır? Bu yazıyla birlikte aşkın psikolojisine ineceğiz…

Beynimiz bize benzeyen kişilere doğru bizi yönlendirir. Eğitim durumu, hayata bakış açısı, değerleri ve meslek seçimi bizimle aynı veya benzer olan insanlara daha çok ilgi duyarız. Sosyalleştiğimiz alanlar, iş yerleri veya okullar bizim bir nevi eşleşme alanlarımız. Bazen de fiziksel olarak kendimize benzeyen insanlara karşı çekilebiliriz veya istediğimiz ama bizde olmayan fiziksel özelliklerin olduğu insanlara çekiliriz.Bazen farklılık bizi heyecanlandırır bu sebeple tehlikeli durumlar içerme potansiyeline sahip kişileri seçeriz veya bizim sahip olmadığımız ve olmak istediğimiz özelliklere sahip olan birisine karşı çekim duyarız. Kimi zaman birinin güçlü bulduğumuz özellikleriyle bize sahip çıkmasını isteriz. Burada fiziksel özelliklerin bizim için önemi yoktur ve karakterine, soyut özelliklerine odaklanırız.

Aşk beynin bağımlılık ve ödüllerle ilgili bölümlerini aktive eder sevgilinizle vakit geçirmek beyninizde yüksek miktarda dopamin salgılar ve oksitosin seviyelerini arttırarak kaygıyı azaltır. Aşık olmaya başladığımızda beynimiz oksitosin ve vazopressin salgılarından dolayı aşk kimyasallarıyla dolu olur. Çift olmayı sağlayan endorfinler bizi ele geçirir. Bu noktada baskın olan duygular güvenlik, mutluluk ve dünya ile ilgili her şey iyidir hissi verir. Bu bağlanmanın gerçek başlangıcıdır. İşte bu oluşan bağlanma sizin çocukluktaki  bağlanma modeliniz aileniz tarafından şekillenir. Siz çocukken güvenli bağlanma ortamında mıydınız? Aşk ve psikolojisi hakkında birçok çalışma yapılmıştır. Robert Sternberg’in çalışmalarına göre aşk; yakınlık, tutku ve bağlılıktan oluşmaktadır. Bunlar şu şekildedir:

1)Yakınlık(Beğenme-hoşlanma): Bu aşk türünde kişi duygusal yakınlık hisseder. Karşı tarafa tutku ve bağlanma içermemektedir.

2)Tutku(Delicesine aşk): Partnerinizi ilk gördüğünüzde hissettiğiniz fiziksel çekim ve duyguları kapsamaktadır .Bu aşk türünde yaşanan yoğun duygular genellikle hızlı bir şekilde sönmektedir.        

3) Aptalca Aşk: Tutku ve bağlılık bileşenlerinden oluşmaktadır. Yakınlık öğesini içermez bu sebeple tutku öğesinin zamanla azalmasıyla ilişki biter. Filmlerde görülen aşk türüdür.

4)Bağlılık(boş aşk): İlişki içerisinde yakınlık ve tutku olmamasına boş aşk denir. Bu aşk türünde sadece bağlanma vardır. Uzun yıllar süren evliliklerde ya da uzun süreli ilişkilerde duygusallığın ve fiziksel çekimin zamanla azaldığı durumlar bu aşk türüne örnek verilebilir.

5)Dostça Aşk: Bu aşk türü tutku içermez. Aradan uzun zaman geçince yerini bağlılığa bırakabilir ya da romantik bir aşk ilişkisi arkadaşça aşka dönüşebilir. Tutkunun ortadan kalktığı ilişkilerde bazı kişiler yeni aşklara yönelebilir.

 

Semiha Melisa Üzmez

İstanbul Nişantaşı Üniversitesi Psikoloji Bölümü

4. Sınıf Temsilcisi

Psikoloji Departmanı Blog Yazarları Yöneticisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap