Dil ve konuşma bozuklukları, çocukların iletişim becerilerini etkileyen oldukça çeşitli durumları içermektedir. Konuşma bozuklukları, çocuğun konuşma seslerini doğru şekilde üretememesine veya akıcı bir şekilde konuşamamasına neden olabilir. Bu durum, çocuğun sözlü iletişimde güçlük çekmesine ve kendisini ifade ederken anlaşılmaz olmasına yol açabilir. Öte yandan, dil bozuklukları, kelime dağarcığının yetersiz olması, cümle yapılarının karmaşık olması veya anlam bozukluğu gibi sorunlarla ortaya çıkabilir. Bu da çocuğun hem ifade hem de anlama becerilerini olumsuz yönde etkileyebilir, bu da günlük iletişimini kısıtlayabilir. Bu tür bozukluklar, çocuğun okul, ev ve sosyal ortamlarda diğerleriyle etkileşim kurmasını zorlaştırabilir ve dolayısıyla sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir.
Dil ve konuşma bozukluğu yaşayan çocuklar, genellikle akranlarıyla iletişim kurmada zorlanmaktadır ve bu durum, onları akran zorbalığının hedefi haline getirebilir. Zorbalık, bu çocukların güvensizlik duygularını artırabilir ve sosyal ortamlarda kendilerini ifade etmekten kaçınmalarına neden olabilir. Diğer çocuklarla iletişimde güçlük çeken bu çocuklar, zorbalığa karşı savunmasız olabilirler ve bu, onların psikososyal sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Akran zorbalığı, dil ve konuşma bozukluğu yaşayan çocukların iletişim becerilerini daha da olumsuz yönde etkileyebilir ve sosyal izolasyon gibi sorunlara yol açabilir.
Bu nedenle, bu çocukların akranlarıyla olan etkileşimlerini desteklemek ve onları zorbalık durumlarına karşı korumak son derece önemlidir. Okul ve toplum düzeyinde farkındalık yaratılması, öğretmenlerin ve akranların dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklara destek olmaları, bu çocukların kendilerini ifade etmelerini ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, zorbalıkla mücadele stratejileri öğretilerek bu çocukların güçlendirilmesi ve korunması sağlanabilir.
Bu sayede dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklar, daha sağlıklı, güvenli ve kapsayıcı bir sosyal ortamda gelişimlerini sürdürebilirler. Bu süreçte ebeveynlerin, öğretmenlerin ve toplumun desteği büyük önem taşır; çünkü bu destek, çocukların kendi potansiyellerini keşfetmelerini ve topluma entegre olmalarını sağlar. Bu çocukların güçlendirilmesi, toplumun genel refahına katkı sağlayacak daha kapsayıcı bir ortamın oluşmasına da yardımcı olabilir. Bu nedenle, dil ve konuşma bozukluğu olan çocukların sosyal çevrelerinde kabul görmelerini sağlamak ve onlara destek olmak, toplumun bir sorumluluğu haline gelmiştir.
Ayrıca, bu çocukların sosyal becerilerini geliştirmek için çeşitli etkinlikler düzenlenebilir. Okulda ve toplumda, dil ve konuşma terapisi gibi profesyonel destekler sağlanabilir. Bu terapiler, çocukların iletişim becerilerini güçlendirirken özgüvenlerini de artırabilir. Ayrıca, akranlarla etkileşim kurma becerilerini geliştirmek için grup çalışmaları, drama veya sanat etkinlikleri gibi sosyal faaliyetler düzenlenebilir. Bu tür etkinlikler, çocukların kendilerini ifade etmelerini, duygusal becerilerini geliştirmelerini ve sosyal ilişkilerini güçlendirmelerini sağlayabilir.
EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.
Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
YAZAR:
Şaban Eskici
İstanbul Gelişim Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi 1. Sınıf