fbpx

Dindarlık ve Sekülerleşme: Türkiye’de İnanç Algısı

Dindarlık ve Sekülerleşme: Türkiye’de İnanç Algısı

Türkiye, tarihsel olarak hem dini hem de seküler öğeleri bünyesinde barındıran bir toplum yapısına sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş süreci, dinin toplumsal alandaki yerini belirleyen önemli bir dönemeçtir. Bu süreç, dindarlık ve sekülerleşme arasında sık sık bir denge arayışı yaratmış ve bugün Türkiye’de inanç algısının şekillenmesinde etkili olmuştur. Peki, Türkiye’de inanç algısı nasıl bir yol izledi? Dindarlık ve sekülerleşme arasındaki ilişki, bu algıyı nasıl dönüştürdü? Bunu inceleyeceğiz!

İnanç ve Dindarlık: Tanımlar ve Temeller

İnanç, bir kişinin hayatını şekillendiren, dünyayı algılayışını etkileyen derin bir ruhsal ve zihinsel süreçtir. Din, bu inançları somutlaştıran, bir toplumun ortak değerlerini ve normlarını belirleyen bir olgudur. Dindarlık ise, bireylerin dinî inançlarını ne kadar içselleştirip günlük yaşamlarında uyguladıkları ile ilgili bir olgudur.

Ancak bu iki kavram arasında ince bir fark vardır: İnanç, genellikle daha bireysel bir şeyken, dindarlık toplumsal ve kültürel bağlamda şekillenen bir olgudur. Türkiye’de, inanç ve dindarlık algısı zaman içinde evrimleşmiş ve bu evrimde sekülerleşme sürecinin de etkisi olmuştur.

Sekülerleşme ve Türkiye’nin Dönüşümü

Sekülerleşme, dini etkilerin toplumsal ve devlet işlerinden yavaş yavaş ayrılmasını ifade eder. Türkiye’deki sekülerleşme, Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte başladı. Atatürk’ün öncülüğünde, dinin devlet işlerinden ayrılması ve laiklik ilkesinin yerleştirilmesi, toplumsal hayatta büyük değişimlere yol açtı. Ancak bu sekülerleşme süreci, her zaman beklendiği gibi sonuçlanmadı. Türkiye’de din, toplumsal hayatta her zaman önemli bir yere sahip oldu ve sekülerleşme, bazen yüzeysel kalırken, bazen de toplumun daha derinliklerine nüfuz etti.

Cumhuriyet Dönemi Dinin Rolü

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, devletin modernleşme vizyonu, dini öğelerin kamusal yaşamdan çekilmesi gerektiğini savundu. Eğitimde, kamu kurumlarında ve devlet işlerinde dini öğelerin yer alması sınırlandı. Ancak halkın büyük bir kısmının dini inançları, değişmedi. Bu dönemde, devlet ile toplum arasındaki dini algılar arasında bir çelişki oluştu. Bir yanda laik reformlarla dinin toplumsal hayattaki etkisini zayıflatmaya çalışan bir devlet, diğer yanda dini inançlarını korumaya çalışan bir toplum vardı.

1980’ler ve Sonrası: Dini Söylemlerin Yükselmesi

1980’lerdeki askeri darbenin ardından, Türkiye’deki dini söylemler yeniden güç kazandı. 1980’ler ve 1990’lar, özellikle İslamcı hareketlerin politikada daha görünür hale gelmesiyle dikkat çekti. Bu dönemde, dinin toplumsal alandaki etkisi arttı. Başörtüsü tartışmaları, dini eğitimdeki değişiklikler ve İslamcı partilerin yükselmesi, sekülerleşme sürecinin kırılma noktalarından birini oluşturdu. Dinin kamusal alandaki etkisi, devletin seküler yapısına karşı önemli bir direnç oluşturdu.

2000’ler: Dindarlık Algısının Yeniden İnşası

2000’lerin başında AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte, dinin kamusal alandaki etkisi yeniden arttı. Din, bir kimlik ve aidiyet unsuru olarak toplumsal yaşamda daha belirgin hale geldi. Eğitimde dini içeriklerin artması, cami sayısının çoğalması ve dini vakıfların gücünün artması, sekülerleşme ile dindarlık arasındaki ilişkiyi daha karmaşık bir hale getirdi. Bu dönemde, devlet ile din arasındaki sınırlar daha belirsizleşti ve halkın inanç algısı, toplumsal, kültürel ve politik faktörlerle yeniden şekillendi.

Türkiye’de İnanç Algısındaki Değişimler

Türkiye’de inanç algısı, hem bireysel düzeyde hem de toplumsal düzeyde büyük değişimler geçirmiştir. Son yıllarda, özellikle genç nesiller arasında dini ritüellere bağlılık, toplumsal normlar ve geleneklerle daha bağımsız bir şekilde şekilleniyor. Bireysel dini pratiklerin artması, toplumsal baskılardan bağımsız bir inanç biçiminin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu durum, dini inançların toplumda daha farklı bir biçimde yaşanmasını sağladı.

Bireysel İnanç ve Toplumsal Normlar

Türkiye’de inanç algısı, giderek daha bireysel bir hale geliyor. Gençler, dini değerleri kendi iç dünyalarına entegre ediyor ve toplumsal baskılardan bağımsız bir şekilde inançlarını yaşamaya başlıyorlar. Bu bireysel dini yaşam, toplumsal normlarla ne kadar örtüşüyor veya onlardan ne kadar bağımsızlaşıyor sorusu, Türkiye’deki dindarlık algısının şekillenmesinde kritik bir rol oynuyor.

Sekülerleşme ve İnanç İlişkisi

Sekülerleşme, Türkiye’de toplumsal yaşamda dinin etkisini azaltmaya çalışsa da, bu süreç tamamen başarılı olamamıştır. Din, toplumun çeşitli kesimlerinde hala güçlü bir kimlik öğesi olmaya devam etmektedir. Ancak sekülerleşme süreci, bireylerin inançlarını daha farklı şekillerde ifade etmelerine ve yaşamlarına entegre etmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye’de din ve inanç, artık sadece geleneksel bir normdan ziyade, bireysel tercihlere dayalı bir olgu olarak şekilleniyor.

Sonuç: 

Türkiye’de inanç algısı, toplumsal ve kültürel değişimlerle birlikte evrilmeye devam edecektir. Dindarlık ve sekülerleşme arasındaki bu dinamik gerilim, Türkiye’nin modernleşme sürecinin bir parçası olmaya devam edecek. Toplumda din, toplumsal kimliğin bir yansıması olarak kalacak, ancak bireysel inançların ve seküler değerlerin bir arada var olması, gelecekteki Türkiye’nin inanç yapısını şekillendirecek.

İnanç algısı, geçmişten günümüze önemli değişiklikler göstermiş olsa da, din ve sekülerlik arasındaki ilişki, Türk toplumunun kimliğini anlamada anahtar bir unsur olmaya devam edecektir. Dindarlık ve sekülerleşme arasındaki bu ince çizgide, Türkiye’nin gelecekte nasıl bir denge kuracağı, toplumsal değerlerin nasıl evrileceğini belirleyecektir.

Kaynakça: 

1-Sekülerleşme Teorileri Perspektifinden Türkiye’de Dindarlık, Erol Erkan.

2-Türkiye’de İnanç ve Dindarlık, TİDA.

3-Sekülerleşme Türkiye’de, Behçet Batur. 

4-XXI. Yüzyıl Türkiye’sinde Gelenekle Modernite Arasında Din Algıları Ve Dindarlık Formları: Sosyolojik Bir Bakış, Prof. Dr. Ali Köse.

Vedat Sercan Özcan 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

1. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
2 Comments
  1. Selinay Akça

    Ellerine sağlık harika olmuş 🧡

  2. hanne kılavuz

    ellerine sağlıkk 🤍

Yorum Yap