fbpx

Dizilerin ve Filmlerin Toplumsal Normlara Etkileri

Dizilerin ve Filmlerin Toplumsal Normlara Etkileri

“ Bir film asla ‘yalnızca bir film’ ya da bizi eğlendirmeyi ve dolayısıyla dikkatimizi dağıtarak bizi asıl sorundan uzaklaştırmayı amaçlayan hafif bir kurgu değildir. Filmler yalan söylerken bile toplumsal yapımızın can evindeki yalanı anlatırlar.”  (Zizek, 2019: 15)

İzlediğimiz diziler ve filmler, sadece eğlence sağlayan araçlar olmanın ötesinde, toplumsal normları şekillendiren güçlü birer kültürel etmen olarak karşımıza çıkar. Her gün yüzlerce insan, ekranlarda gördükleri karakterlerin dünyalarına, ilişkilerine ve davranışlarına odaklanırken, bu medya içerikleri toplumsal yapının şekillenmesinde etkili bir rol oynar. Peki, diziler ve filmler toplumsal normları nasıl etkiler?

Sosyolojik bağlamda dizi ve filmlerin etkilerini çözümlerken sinema sosyolojisi bizlere kaynaklık eden bir alan olarak karşımıza çıkar. Sinema sosyolojisi, sinemanın toplumsal yapılar, normlar, değerler ve güç ilişkileri üzerindeki etkilerini inceleyen bir alan olarak, diziler ve filmlerin toplumsal normlara etkilerini anlamamıza yardımcı olur. Sinema sosyolojisinin, bu tür medya içeriklerinin toplumu nasıl şekillendirdiğini, bireylerin toplumsal yapıları nasıl algıladıklarını ve toplumsal değişim süreçlerine nasıl katkı sağladığını analiz etmek için oldukça etkili bir çerçeve sunduğunu söylemek mümkün olacaktır.

Sinema sosyolojisi nedir ve nelerle ilgilenir diye düşündüğümüzde bir kesişim kümesinden bahsetmek mümkündür. Sinema bir bilim dalı olarak iletişim sosyolojisinden ve sosyolojiden gerek yöntem gerekse alan yazın açısından büyük ölçüde beslenmiştir.

Toplumlar, zaman içinde belirli normlar ve değerler etrafında şekillenir. Bu normlar; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, hangi davranışların kabul edilebilir olduğunu belirler. Diziler ve filmler ise, bu normların yayılmasına katkıda bulunur. 

Toplumsal Normların Yeniden Üretimi

Medyanın bir diğer önemli rolü ise toplumsal normları yeniden üretmesidir. Toplumsal yapıdaki var olan güç dinamikleri, filmler ve diziler aracılığıyla sıkça meşrulaştırılır. Ekonomik sınıf, etnik köken, cinsiyet gibi toplumsal kategoriler, medyada genellikle belirli kalıplar içinde sunulur. Bu da izleyicilerin bu kalıpları içselleştirmesine, bazen de bu normları sorgulamadan kabullenmesine yol açabilir.

Ancak medya, yalnızca normları tekrar etmez; bazen de bu normları sorgulayan ve değiştiren bir alan haline gelir. Örneğin, 2020 yapımı bir dizi olan Börü, güvenlik güçlerinin karşılaştığı etik ikilemi ele alır ve aynı zamanda devletin ve toplumun birbirine olan bakışını sorgular. Dizinin baş karakterlerinden Ateş ve Börü Tim üyelerinin, görev sırasında karşılaştıkları terörist gruplara karşı sert tutumları ve insan hayatını riske atma ikilemi ele alınır.

İzleyicinin Rolü

Sosyal medya ve dijital platformların yükselişiyle, izleyiciler sadece tüketici değil, aynı zamanda içerik üreticisi, yorumcu ve eleştirmen rolünde bulunabilmektedirler. Bu durum, diziler ve filmler üzerinden toplumsal normların sorgulanmasına ve yeniden şekillendirilmesine olanak tanımaktadır.

Günümüz izleyici profili, sosyal medyada hızla yayılan fikirler ve eleştiriler aracılığıyla, geleneksel normlara karşı duruşlarını dile getirmektedir. Örneğin, bir dizideki cinsiyetçi bir karakterin eleştirilmesi ya da belirli bir toplumsal grubun yanlış temsil edilmesi, halkın geniş kesimleri tarafından seslendirilen bir protestoya dönüşebilir. Buna örnek olarak, Show TV ‘nin popüler dizisi Kızılcık Şerbeti ‘nin ilk yayınladığı zamanlarda, belirli bir kitlenin kanal binası önüne gelerek gerçekleştirdiği tepki verilebilir.

Bir Başkadır ve Toplumsal Normların Çatışması

Netflix’in Türk yapımı dizisi Bir Başkadır, yalnızca bireysel hikayeleri değil, aynı zamanda Türkiye’nin toplumsal dokusunu da derinlemesine keşfeden bir yapım olarak dikkat çekiyor. Dizi, toplumun farklı kesimlerinden gelen karakterler aracılığıyla, toplumsal normların bireyler üzerindeki baskısını, kimlik arayışlarını ve bu normlara karşı verilen tepkileri gözler önüne seriyor. Dizinin sosyolojik bağlamda incelenmesi, hem toplumsal yapının dönüşümünü hem de bu dönüşümün bireyler üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Bir Başkadır, günümüz Türkiye’sinin toplumsal çelişkilerini vurgularken, sosyal normların bireyleri nasıl şekillendirdiğini ve bu normlara karşı çıkanların karşılaştığı zorlukları sergiliyor. Örneğin, dizinin baş karakterlerinden Meryem, muhafazakar bir ailede büyümüş ve toplumun kendisine dayattığı normlara uymayan bir yaşam arzusuyla yüzleşiyor. Dışarıdan bakıldığında, Meryem’yaşadığı sıkıntılar “yanlış” ya da “toplumsal kurallara aykırı” olarak değerlendirilebilir. Ancak, dizi bu normlara karşı gösterilen her bireysel karşı duruşu, bir nevi toplumsal değişimin habercisi olarak ele alıyor.

Sosyolojik anlamda, Bir Başkadır ; sınıf, cinsiyet, inanç ve kültürel farklılıkların toplumdaki normlarla nasıl çatıştığını ortaya koyuyor. Örneğin, Meryem’in Müslüman bir kadın olarak başörtüsü takması, toplumun ona biçtiği rol ve aidiyet algısının bir yansımasıdır. Ancak, dizideki diğer karakterler de kendi kimliklerini sorgulamakta ve toplumsal normlara karşı farklı şekillerde bir isyan ortaya koymaktadır. Elit bir çevrede büyümüş, modernleşmiş ve Batılılaşmış (görece) olarak gösterilen karakterler ise, hem kendi kimliklerini hem de toplumdaki kimlik kalıplarını sorgulamaktadırlar. Her karakter farklılıkları, toplumsal normların ne kadar katı ve baskıcı olduğunu, aynı zamanda bireylerin bu normlara karşı nasıl farklı reaksiyonlar geliştirdiğini gösteriyor.

Dizi, toplumsal normların sadece bireylerin davranışlarını şekillendirmekle kalmayıp, aynı zamanda onların içsel dünyalarındaki çatışmaları ve travmaları da nasıl beslediğini gözler önüne seriyor. Toplumun beklediği “doğru” yaşam biçimi ile bireylerin kendi içsel değerleri ve istekleri arasındaki bu çatışma, Bir Başkadır ’da sürekli olarak vurgulanan bir tema. Bu bağlamda, dizinin karakterleri, sosyolojik olarak, toplumsal normlara karşı bir tür direnç göstererek, kimliklerini inşa etme sürecinde önemli bir kırılma noktası yaşıyorlar.

Dizi, toplumsal ve kültürel çatışmaların altını çizerek, izleyiciye normların ne kadar esnek ya da katı olabileceğini ve bu normlara karşı bireysel mücadelelerin toplumsal yapıyı nasıl dönüştürebileceğini sorgulatıyor.

Bugün, izleyicilerin sadece tüketici değil, aynı zamanda toplumsal değişimin aktörleri olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü toplumsal normların evrimi, medya içerikleriyle şekillenirken, izleyicinin de bu evrime katılması, daha adil, daha kapsayıcı ve daha bilinçli bir toplum yaratma yolunda atılacak önemli bir adımdır.

Sinema toplumun, toplum da sinemanın birbirlerini  var ettikleri ve yeniden ürettikleri iki alandır. Sinema sosyolojisi bu bağlamda  bahsi geçen iki alan arasındaki ilişkinin paradigmalarını değerlendirebilmek, anlamlandırmak için odak noktası olmayı hak eden bir bilim alanıdır.

  • Kaynak:
  1. Türk Sinemasından Örneklerle Sinema Sosyolojisi – Editör: Gizem Parlayandemir – Eğitim yayınevi – 2022
  2. Sinema Sosyolojisi Tarih: Toplum, İzleyici – Editörler : Prof. Dr. Erderhan Karakoç , Dr. Öğr. Üyesi Özlem Özgür – Nobel Yayınları – 2022

 

Buse Karateke

Dumlupınar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

3. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap