fbpx

Eğitimde Eşitlik Masalı: Kimler Gerçekten Kazanıyor?

Eğitimde Eşitlik Masalı: Kimler Gerçekten Kazanıyor?

Eğitim, toplumları ve onların geleceğini şekillendiren en kritik alanlardan biri. Fakat, eğitim herkes için eşit mi? Cevap maalesef ki hayır. Eğitimde fırsat eşitsizliği, toplumsal yapının bir yansıması ve aynı zamanda bu yapıyı devam ettiren bir mekanizma. Sosyolojik açıdan bu eşitsizliğin kökenlerini etkilerini anlamak, çözüm yolları geliştirmek için çok büyük bir önem arz ediyor.

  • Eşit Fırsatlar Söylemi ve Gerçeklik

Eğitim, genel olarak “eşit fırsatların kapısı” olarak tanımlanır. Fakat bu söylem, toplumsal koşullardan bağımsız düşünüldüğünde yanıltıcıdır. Pierre Bourdieu, sınıfsal farklılıkları eğitim sisteminin yeniden ürettiğini savunur. Zengin, varlıklı ailelerin çocukları, eğitimde daha avantajlı konumlara erişir ama ekonomik ve kültürel sermayeye yeterince erişemeyen bireyler geride kalır.

Örneğin, büyük bir şehirde doğmuş bir çocuğun eğitime erişim olanakları, kırsal bir bölgede yaşayan akranına göre çok daha fazladır. Benzer olarak, özel okullar ve özel derslerle desteklenen öğrenciler, devler okulunda devam eden yaşıtlarından daha iyi bir eğitim alır. Bu durum, kişilerin eğitime “eşit bir başlangıç” yapmadığını açıkça gösteriyor.

  • Eşitsizliğin Görünmeyen Yüzü

Fırsat eşitsizliği sadece maddi eşitsizliği ifade etmez. Kültürel sermaye de burada önemli bir role sahip. Daha eğitimli aileler, çocuklarına sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda sistemin beklentilerine uygun sosyal beceri ve alışkanlıkları da kazandırır. Bu, eğitim sürecinde “başarı” olarak tanımlanan ölçütlerin, sınıflara özgü değerleri yansıttığını ortaya koyar.

Cinsiyet ise eğitimdeki eşitsizliğin bir başka boyutudur. Geleneksel toplumlarda kız çocuklarının eğitime eşitliği, toplumsal cinsiyet rolleri sebebi ile sınırlı kalabiliyor. Örneğin, Türkiye’de hâlâ bazı bölgelerde kız çocuklarının eğitim hayatı ortaöğretime kadar sürüyor.

  • Kimler Kazanıyor?

Mevcut ekonomik ve kültürel sermayesini eğitim yolu ile daha da arttırabilen gruplar, bu sistemden en çok kazanç sağlayanlardır. Bu bilgiler doğrultusunda eğitimi, çoğu zaman toplumsal tabakalaşmayı güçlendiren bir araç olarak çalıştığını görüyoruz. Dezavantajlı gruplar bu yarışa en başta yenik olarak başlıyorlar. Eğitim yoluyla sınıf atlamaksa, eşitsizlikler nedeni ile giderek zorlaşmaktadır.

Son Söz: Masaldan Gerçeğe

Eğitimde eşitlik, toplumların adalet ve kalkınma hedefleri için vazgeçilmezdir. Fakat hedefe ulaşmak için eşitsizliklerin kökenine inerek etkili politikalar geliştirmek gerekir. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadığı sürece, toplumsal adaletin sağlanması da mümkün olmayacaktır.

Peki sizce bu eşitsizlikleri gidermek için ne gibi adımlar atılabilir? Yorumlarınızı bekliyorum.

  • Kaynakça
  1. Bourdieu, Pierre (1984). Distinction: A Social Critique of the Judgement of Taste.
  2. Coleman, James S. (1966). Equality of Educational Opportunity.
  3. MEB (2023). Türkiye Eğitim İstatistikleri.
  4. UNESCO (2022). Education for All Global Monitoring Report.
  5. Kandiyoti, Deniz (1988). “Bargaining with Patriarchy”. Gender and Society.

 

Derya Koçman

Gaziantep Üniversitesi Sosyoloji Bölümü

3. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap