Merhaba ben İrem Naz bu yazımda sizlere pet hayvanlarında fitoterapi/aromaterapi hakkında araştırmalarımı aktaracağım, keyifli okumalar.
Bitkilerin medikal amaçlı kullanımı çok eski bir uygulama olup eski kültürlerde, özellikle Asya toplumları tarafından çeşitli hastalıkların tedavisinde doğal ilaç olarak kullanılmaktadır. İnsanlar anti-inflamatuar, antibiyotik ve iyileştirici özellikleri nedeniyle birçok hastalıkta bitkilerden yararlanmışlardır. Son yıllarda batı Avrupa ve kuzey Amerika ülkelerinde bitkilerin insan ve hayvan tedavilerinde tıbbi amacıyla kullanımı hızla artmakta.
Gereksiz kullanılan antibiyotikler ortamda bulunan bakterilerin bu ilaçlara hızla uyum sağlamalarına ve direnç kazanmalarına sebep olur(antibiyotik direnci). Ayrıca bakteriler dirence neden olan genetik yapıları farklı bakteri türlerine de aktarabilir, bu da antibiyotik direncinin tüm bakteriler arasında yaygınlaşmasına katkı sağlar. Hastalık etmenlerinin geliştirdikleri direnç sonucu sentetik kimyasal ilaçlara karşı dirençli suşlar ortaya çıkmaktadır. Bitkiler nasıl tüm dünyadaki farklı insan kültürlerinde tıbbi amaçlı kullanıldıysa; yabani maymunlar, atlar, karnivorlar hakkında araştırma yapan bilim insanları bu hayvanların parazitler veya diğer bağırsak rahatsızlıkları gibi sorunlarını hafifletmek için belirli bitkileri seçici olarak yediklerini bildirmişlerdir. Tıbbi bitkisel ürünlerin veteriner hekimlik alanında yayılmasının sebebini yan etkilerinin daha kontrol edilebilir, maliyetinin düşük olması ve bunlardan ötürü hayvan sahipleri tarafından hızlıca kabul görmesine bağlayabiliriz. Fitoterapi tanımını yapacak olursak insan ve hayvanlarda hastalıkları önlemek veya etkilerini azaltmak amacıyla bitkisel preparatların özütleme, sıkma, damıtma gibi yöntemlerle saflaştırıldıktan sonra kullanımı veya toz, özüt, inravenöz şeklindeki preparatlar halinde hazırlanarak uygulanmasıyla gerçekleştirilen tedavi yöntemi. Fitoterapi sentetik ilaçlarla birlikte modern tedaviyi desteklemek amacıyla da kullanılabilir. Fitoterapinin ağır hastalık durumunda geleneksel tedavilere yararlı bir destek olabileceği Severino ve ark. (2008) tarafından bir tabloyla ifade edilmiştir sizinle bu tablodan birkaç örnek paylaşmak istiyorum.
Bilimsel Adı | Bitkinin Kullanılan Kısımları |
Kullanım Alanı |
Actae racemosa | Rizomları | Antienflamatuar etki |
Arctostaphylos uva-ursi | Yaprakları | Üriner sistem hastalıklar |
Artemisia spp. | Toprak üstü aksamı | Gastrointestinal sistem hastalıklar ve Endoparazitler |
Euphrasia officinalis | Toprak üstü aksamı | Göz enfeksiyonu |
Juniperus communis | Toprak üstü aksamı,yağı | Deri hastalıkları, Ektoparazitler |
Passiflora incarnata | Toprak üstü aksamı | Anksiyeti, Hormonal dengesizlik |
Pet Hayvanlarında Fitoterapi Uygulamaları
Kanada’da yapılan bir çalışmada, kedi ve köpeklerde fitoterapik antiparaziter bitkiler ve endikasyonları; Allium sativum, (bağırsak kurtları), Salvia officinalis, Olea europaea, Artemisia cina, Artemisia annua ve Artemisia vulgaris (yuvarlak solucanlar), Calendula officinalis (bağırsak kurtları), Cucurbita pepo (tenya), Ruta graveolens, Gentiana lutea ve Echinacea purpurea (tenya ve yuvarlak solucan), Juglans nigra (yuvarlak solucan, helmintler) olarak bildirilmiştir (Lans ve ark., 2007).
Aynı araştırmacılar, pet hayvanlarında sindirim sistemi problemlerine karşı, Achillea millefolium, Rumex obtusifolius, Petroselinum crispum ve Juniperus communis (diyare önleyici), Aloe vera (kusma önleyici), Elytrigia repens ve M. piperita (gastroenteritis), Frangula purshiana, Rumex crispus ve Plantago ovata (konstipasyon), Melissa officinalis (diyare önleyici ve gastroenteritis), Ulmus fulva (gıda zehirlenmesi, ishal kesici, gastroenteritis) kullanıldığını belirtmişlerdir.
Ayrıca, Lans ve ark. (2007), köpeklere 2 gün boyunca ağızdan verilen nane (Mentha piperita) ve melisa (Melissa officinalis) infüzyonu mide ve bağırsak hasarını tedavi etmede katkı sağladığını ve Aleo vera yapraklarındaki jelin toz haline getirilerek suya ilave edilmesi ile oluşturulan Aloe vera suyunun (3 ml ağızdan), kusmaya karşı etkili olduğunu bildirmişlerdir.
In vitro bir çalışmada da, Matricaria chamomilla’nın (papatya) kurutulmuş çiçeklerinin %10’luk karışımının kaynatılması ile elde edilen ürünün evcil hayvanlarda kulak kanalında görülen bir enfestasyon olan otoakariazisten sorumlu ektoparazitlerden Psoroptes cuniculi akarına karşı etkinliği test edilmiştir. Araştırma sonuçları bu karışımın %100 akarisit aktivitesi gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu nedenle evcil hayvanlarda ektoparaziter kaynaklı kulak sorunları için Macchioni ve ark. (2004) tarafından kaynatılmış papatya suyu önerilmiştir.
Lokalize dermatit, örneğin spesifik olmayan egzama veya deri kıvrım piyoderma, köpeklerde çok yaygın olarak rastlanılan bir hastalıktır. Tipik semptomları kaşıntı, kızarıklık ve erozyon olup, tedavisi daha çok altta yatan hastalığa bağlı olarak genellikle antimikrobiyal ve antipruritik (kaşıntı önleyici) aktif maddelere dayanan dermatolojik ajanlarla gerçekleşmektedir. Bu tedaviye etkin ve güvenli bir alternatif olarak Fitzi ve ark. (2012), hem antimikrobiyal hem de kaşıntı önleyici etkisi olan çay ağacı (Melaleuca alternifolia) yağı içeren fitoterapötik topikal bir preparatın etkinliğini araştırmak üzere, 4 hafta boyunca günde iki kez kronik dermatit, non-spesifik egzama, alerjik dermatit ve interdigital piyoderma olan 53 köpekte test etmiştir. Çalışma sonucunda köpeklerin %82’sinin tedaviye çok iyi bir yanıt gösterdiği ve majör semptomların kaybolduğu bildirilmiştir. Dolayısıyla, test edilen çay ağacı yağı içeren bu bitkisel preparatın, köpeklerde komplike olmayan ve lokalize dermatit tedavisinde alternatif olarak kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
Pet Hayvanlarında Fitoterapinin Toksikolojik Yönleri
Fitoterapik ilaçların her ne kadar etkinlikleri iyi bilinse de, kullanım sırasında organizmanın yanıt olarak verdiği olumlu olmayan reaksiyonlar da rapor edilmiştir. Kendileri için bitkisel ilaçlar kullanan birçok kişi, bu tür ürünleri bir veteriner hekim reçetesi olmadan pet hayvanlarına da uygulamaktadırlar. Bu alışkanlıklar başta alerjik reaksiyonlar olmak üzere birçok yan etkiyi beraberinde getirmektedir. Özellikle, bitkisel ilaçların güvenliği için kalite çok önemlidir. Çoğunlukla fitoterapötik üründe çevresel kirleticilerin (ağır metaller, mikotoksinler vb.) kalıntıları bu zararlı etkilerden sorumlu tutulmaktadır.
Ayrıca, doğrulama ve standardizasyon sağlamak amacıyla bilimsel çalışmalarla klinik denemelerin yoğunlaştırılarak artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynaklar
Abebe W, 2002. Herbal medication: potential for adverse interactions with analgesic drugs. Journal of Clinical Pharmacy and Therapeutics, 27: 391-401
Beaux D, Fleurentin J, Mortier F, 1999. Effect of extracts of Orthosiphon stamineus Benth, Hieracium pilosella L., Sambucus nigra L. and Arctostaphylos uva-ursi (L.) Spreng. in rats. Phytotherapy Research, 13: 222-225.
Cermelli C, Fabio A, Fabio G, Quaglio P, 2008. Effect of eucalyptus essential oil on respiratory bacteria and viruses. Current Microbiology, 56: 89-92.
Deliorman OD, Hartevioglu A, Kupeli E, Yesilada E, 2007. In vivo anti-inflammatory and antinociceptive activity of the crude extract and fractions from Rosa canina L. fruits. Journal of Ethnopharmacology, 112: 394-400.
EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.
Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
YAZAR:
İrem Naz Pilan
OMÜ Veteriner Hekimliği 3. Sınıf