fbpx

Mikrobiyota ve Beslenmenin Etkisi

Bir çizim. Mikrop ile ilgili ayrıntılı bir görsel üzerinde ise insan silüeti bulunmakta.

Mikrobiyota ve Beslenmenin Etkisi

Mikrobiyota insan vücudunda yaşayan mikroorganizmaların oluşturduğu topluluktur. Vücudumuzdaki mikroorganizmaların %90’ı bakteri hücreleridir. Bu bakterilerin türleri ve sayıları her organda farklıdır. Bakterilerin %90’ı gastrointestinal florada bulunur bu yüzden bağırsak mikrobiyotası bizler için çok önemlidir.

Bağırsakta beş temel bakteri grubu bulunur. Bu bakteri gruplarının isimleri; Firmicutes, Bacteroidetes, Proteobacteria, Verrucomicrobia, Actinobacteria. Bu bakteri gruplarının bağırsakta bulunma oranlarını birçok faktör etkiler.

Yapılan çalışmalara göre bağırsaktaki bakteri kolonizasyonu doğumdan önce başlar ve 2-3 yaşına gelindiğinde yetişkin mikrobiyotasına benzer. Mikrobiyotanın gelişmesini çeşitli faktörler etkiler. Bu faktörler; annenin mikrobiyotası, bebeğin doğum şekli, anne sütü tüketimi, antibiyotik kullanımı, sigara ve alkol kullanımı, büyüdüğü çevre ve beslenmedir.

Besin alımı ve bağırsak mikrobiyotası arasında güçlü bir ilişki vardır.

Besin Gruplarının Bağırsak Mikrobiyotamıza Etkisi

Anne Sütü: Aldığımız ilk besin anne sütüdür. Anne sütü prebiyotik ve probiyotikleri bir arada bulundurur. Anne sütü tüketen bebeklerde Bifidobacterium sayısı fazladır. Formula ile beslenen bebeklerde ise Lactococcus düzeyi anne sütü ile beslenen bebeklerden fazladır. 

Karbonhidrat: Kolonda bulunan bakteriler enerji kaynağı olarak nişasta olmayan polisakkaritler, dirençli nişasta ve oligosakkartiler gibi sindirilmeden kolona ulaşan besin bileşenlerin kullanır. Sindirilmeden kolona ulaşan karbonhidratlar kolonda bakteriler tarafından fermentasyona uğrar. Bunun sonucunda kısa zincirli yağ asitleri meydana gelir. Kısa zincirli yağ asitlerinin anti-inflamatuvar, anti-karsinojenik ve immünomodülatör etkileri vardır. 

Protein: Diyetle alınan proteinlerin sindirilmeyen kısımları kolonda bakteriler tarafından proteolitik fermentasyona uğrar. Bunun sonucunda amonyak, aminler, indoller, fenoller, sülfür bileşikler ve organik asitler açığa çıkar. Bağırsak florasının sağlığı için diyetle alınan protein miktarının gereksinmenin üzerine çıkmaması ve bitkisel protein kaynaklarının da diyete eklenmesi gerekir.

Yağ: Yüksek yağlı diyet ile beslenen kişilerin mikrobiyal çeşitliliği azaltmıştır. Düşük yağlı diyetlere oranla fekal kısa zincirli yağ asidi konsantrasyonu da düşmüştür.

Vitaminler: B12 vitamini, K vitamini, riboflavin, biyotin, nikotinik asit, pantotenik asit, piridoksin ve tiamin bağırsak mikrobiyotasındaki bakteriler tarafından sentezlenen vitaminlerdir. 

Fitokimyasallar: Bağırsak mikrobiyotasında önemli olan fitokimyasallardan biri polifenollerdir. Polifenollerin büyük çoğunluğu sindirilmeden kolona ulaşır. Bu polifenoller bağırsak florasındaki mikroorganizmalar tarafından degredasyona uğrayarak aktif formalarına dönüşür. Polifenoller meyve, sebze, tam tahıllı ürünler, çay, kahve ve kakaoda bulunur. 

Probiyotikler: İnsan sağlığını iyi yönde etkileyen canlı mikroorganizmalara probiyotik denir. Konakçı sağlığını tehlikeye atmamak için güvenilir probiyotikler kullanılmalıdır.

Prebiyotikler: Sindirim sistemimizde bulunan mikroorganizmaların kompozisyon ve/veya etkinliğini uyarmasıyla konakçı sağlığını iyileştiren besin bileşenlerine prebiyotik denir.

Diyet Tiplerinin Bağırsak Mikrobiyotamıza Etkisi

Akdeniz diyet tipi ile beslenen kişilerde fekal kısa zincirli yağ asit düzeyi ve Prevotella, Lactobacillus, Bifidobacterium bakterilerinin oranı yüksektir. Disbiyozis azalır. Akdeniz diyeti ile beslenen kişilerin mikrobiyota çeşitliliği fazladır. 

Glutensiz beslenmede diyetle alınan polisakkarit alımı sınırlı olduğu için kısa zincirli yağ asidi oluşamamaktadır. Ayrıca Bifidobacterium ve Lactobacillus bakterileri azalırken, E.coli ve Enterobacterium gibi patojen bakteriler artar. 

Batı tipi diyetin yağ ve protein miktarı yüksektir. Bu beslenme tarzında bakteri çeşitliliği azalır. Bifidobacterium’un sayısı azalır. Disbiyozis artar.

Yapılan çalışmalarda posa ve bitkisel proteinden zengin diyetle beslenen çocukların bağırsaklarındaki bakterilerin hayvansal kaynaklı protein ve yağdan zengin diyetle beslenen çocukların bağırsaklarındaki bakterilerden daha zengin ve çeşitli olduğu görülmüştür.

Diyette yapılan değişiklik 24 saat içerisinde bağırsaktaki bakteri kolonizasyonunu değiştirebilir ve diyet bırakıldıktan 48 saat sonra eski haline geri döner. Bu yüzden mikrobiyota sağlığını koruyabilmek için beslenmenin yaşam tarzı haline gelmesi gerekir.


EtkinKampüs, üniversite öğrencilerine yönelik düzenlediği etkinliklerle sadece akademik değil, aynı zamanda mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Etkin Kampüs’ün öğrencilere sunduğu  fırsatlar, onların alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmalarına yardımcı oluyor.
Kampüs temsilciliği hakkında detaylı bilgiye erişmek için tıklayın.

Tüm etkinliklere ulaşmak için tıklayın.
Yazı konumuzun da içerisinde yer aldığı Kongre Tadında Beslenme ve Diyetetik Zirvesi için tıklayın.


YAZAR:
Tuğba Demirci 
İstanbul Kültür Üniversitesi  Beslenme ve Diyetetik 4.sınıf
Linkedln

 

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap