Mutlaka Okumanız Gereken Kitaplar
Bu kitapları, 21. Yüzyıla gelmişsiniz ve hala okumamışsanız dövüyorlar bizden söylemesi. Bir kitabı okumak bize genellikle işkence gibi görünür. Başlarız, sonu gelmez ve öylece kitabı yarıda bırakırız. Sebebini her zaman okumak istemeyişimizde aramak, kendimizi suçlamaktan başka bir şey olmayacaktır. “Ya çok okumak istiyorum ama bir türlü başlayamıyorum!”, “Ne okusam bilemiyorum!” diyenlerdenseniz belki de sebebi ortaokul sıralarınızda sınıf öğretmeninizin size Şah Sultan okutmaya çalışması olabilir ehehe.
Gelin birlikte; tüm dünyanın hakkında konuştuğu, okumayanı dövdükleri, hayata bakış açınızı değiştirecek birbirinden mükemmel mutlaka okunması gereken kitaplara biz göz atalım… Bu hafta sonu birisine şans vermek ister misin?
1.”1984″ George Orwell
“Bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar, ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler.”
Romanın distopik dünyasında totaliter bir merkezi tek partinin yönetiminde korku, propaganda ve beyin yıkama faaliyetleri ile halkın sürekli yönlendirilmesi ve baskı altında tutulması anlatılmaktadır. Kitap komünizm ve faşizm gibi totaliter rejimlerin sağlam bir eleştirisidir. Roman daha sonra çok ünlenecek olan “Büyük Birader” gibi kavramları da içermektedir. Sadece distopya veya felsefî roman türünün en başarılı örneklerinden biri değil, genel anlamda en başarılı roman örneklerinden de biridir…
2.“Simyacı” Paulo Coelho
“Ve bütün dünyayı kucaklayamayacak kadar küçük biri olduğum için, sahip olduğum az bir şeyi her zaman korumaya çalışacağım.”
Kitap tavsiyeleri denilince usta yazardan bahsetmesek olmazdı. 1947 doğumlu Coelho, o ‘’eski dünya’’yı yaşayıp da günümüzde hayatını sürdüren nadir isimlerden biridir. En meşhur eseri Simyacı’yı Mevlana’nın Mesnevi’sinden ilham alarak yazan Coelho yarattığı karakteriyle bir dış ve iç yolculuğu beraber anlatır. Simyacı, İspanya’dan kendi hazinesini bulmak için Mısır piramitlerine giden bir çobanın masalsı öyküsüdür. Bu hazine kişinin kendi kaderini nasıl çizebileceği, mutluluğa nasıl kavuşacağı gibi sorulardan teşekkül eder.
3.”Bulantı” Jean-Paul Sartre
“Dünya her gün aynı yüzle ortaya çıkıyorsa bunun nedeni tembelliktir sanırım. Ama bugün, değişmek istiyor sanki. Öyleyse her şey, evet her şey olabilir.”
Nobel Edebiyat Ödülü’nü reddeden Jean Paul Sartre ilk romanı olan eser, varoluşçuluğun kült kitaplarından biridir. “Günlük” biçiminde yazılan kitapta güçlü bir bireyci ve toplum karşıtı görüş ortaya koymuş; kendi felsefesinin temel öğelerini bu kitapta anlatmış ve kitabın başarısıyla büyük bir şöhret sahibi olmuştur.
4.”Körlük” José Saramago
“Erkekler hep aynı, kadınlar hakkında her şeyi bilebilmek için, bir kadının karnından çıkmış olmayı yeterli sanıyorlar.”
Körlük, 1998 yılı ‘Nobel Edebiyat Ödülü’ sahibi Portekizli yazar Jose Saramago’nun yazdığı belki de en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Jose Saramago, bu çarpıcı romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, basit imgelere, sıradan sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun bir anlatımla, anlatıcının ve kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monologa dönüştürerek, kurgunun evrenselleşebilmesi açısından kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı olağanüstü bir ustalıkla yaratmıştır.
5.“Şeker Portakalı” José Mauro de Vasconcelos
“- Acılarım kaç gün sürecek Portuga?
– 40 gün.
– 40 gün sonra geçecek mi?
– Hayır, alışacaksın.”
Yazarlık öncesi çok farklı sektörlerde çalışan yazar, bu kitabı 12 günde yazar ama 20 yıllık bir tecrübenin ürünüdür. Biyografik unsurlar taşıyan eser gerçek hayatı, acıyı öğrenen bir çocuğun hazin öyküsüdür. Şeker Portakalı, kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında.
6.“Hayvan Çiftliği” George Orwell
“İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.”
Dünyaca ünlü yazar George Orwell’ in kaleme aldığı Hayvan Çiftliği, Sovyet Devrimini ve sonrasını, metaforik ve alegorik bir tarzla anlatan bir başyapıt olarak kabul ediliyor. Pek çok kez okunsa da tadını damaklarda bırakacak, günümüz toplumlarını da, taa o günlerden muhteşem bir önsezi ile anlatacak kadar da derindir.
7.“Hayvanlardan Tanrılara” Yuval Noah Harari
“Para parayı, fakirlik de fakirliği çeker. Eğitim daha fazla eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur.”
İsrailli Yazar ve Tarih Profesörü Yuval Noah Harari’nin kaleme aldığı Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, son yılların en çok ses getiren kitapları arasında yer alıyor. Başlangıçtan bugüne insanın tarihsel yolculuğunu ele alan eser, bugünü meydana getiren tüm koşulları fenni ve sosyal bilimler ışığında detaylandırıyor. Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, her ülkede farklı bir basımıyla okurlarına ulaşıyor. Tarihsel gelişim sürecinin örneklerle detaylandırıldığı kitapta, yayımlandığı her ülkeye ait farklı tarihi olaylar ve yerel örnekler yer alıyor.
8.“Hapishanenin Doğuşu” Michel Foucault
“Halkların sefaleti ve adaletin yozlaşması suçluların ve suçların sayısını çoğaltmıştır.”
Kendini öne çıkaran iktidar, bireyin oluşmasını engellemiştir; oysa karanlıklara çekilen modern iktidar herkesi bireyselleştirmek istemektedir; çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir.
Böylece modern iktidar, çocuğu okulla, hastayı hastaneyle, deliyi tımarhaneyle, askeri orduyla, suçluyu hapishaneyle kuşatarak bireyselleştirmiş, kayıt altına almış, sayısal hale getirmiş, böylece egemen olmuştur. Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır.
9.“Dönüşüm” Franz Kafka
“Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor.”
Modern dünya edebiyatının en bilinen yazarlarından Franz Kafka, Dönüşüm ile bir başyapıt yaratmıştır. Kapitalist ekonomik sistemin eleştirildiği ve kahramanın bir böceğe dönüştüğü eser Kafka’ya özgü soğukkanlı bir dille anlatılır. Sistem eleştirisinin en özgün yapıldığı eserlerden biridir.
10.”Cesur Yeni Dünya” Aldous Huxley
“Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.”
Zamyatin’den bir hayli etkilenen Huxley’in romanı da 26. yüzyılda geçer. Genetik bilim ve üreme yolları vasıtasıyla insanlar bir çok yönden değiştirilmiştir. İnsanlar hastalıkları yenmiş; ırklar arasında eşitlik sağlanmış, sağlıklı, zengin ve mutlu bir toplum oluşturulmuştur. İlk etapta ütopya gibi görülecek bu durum ancak birçok insanî değerin yok edilmesiyle mümkün olmuştur…
11.”Oblomov” Ivan Gonçarov
“Toplum! Senin beni bu adamların içine götürmen, onlardan iyice nefret etmem için herhalde.”
Romanın asıl kahramanı olan Oblomov, klasik kahramanlar gibi genel bir tiptir. Bol bol hayal kurmasına, uyuşukluğuna ve tembelliğine rağmen çevresine sıkı sıkıya bağlı bir insandır. Ne Raskolnikov ne Prens Andrey, eski Rus insanını, hatta bugün Doğuluları Oblomov kadar güçlü biçimde ortaya koyamamıştır. Doğu, belki de ilk kez Ivan Gonçarov’un bu büyük eserinde kendi kendini tanımaya, Batı’dan farklı olduğunu anlamaya çalışmıştır.
12.”Sineklerin Tanrısı” William Golding
“Birinden korkunca ondan nefret edersiniz ama boyuna da düşünüp durursunuz onu. Kendi kendinizi aldatırsınız; aslında kötü değildir dersiniz. Ama onu görünce, tıpkı nefes darlığına tutulmuş gibi olursunuz, soluk alamazsınız.”
Nobel ödüllü İngiliz edebiyatçı Golding’in romanı 2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından bir nükleer savaş sırasında geçer. Bir adaya bırakılan çocuklar ve gençler arasındaki yaşam ve liderlik mücadelesi anlatılır. Çocukların masumiyeti ve iyilik potansiyeli yerine, “kötülük” olarak adlandırdığımız kimi davranışların insanın özüne ait olduğunu savunur…
13.“Fareler ve İnsanlar” John Steinbeck
“İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Zaten bu ikisi pek birlikte olmuyor gibi.”
Eğer henüz okumadıysanız, bu kitabı mutlaka okunacak kitaplar listenize eklemelisiniz! Nobel ve Pulitzer Edebiyat Ödülü’ne layık görülen yazarın başyapıtı Fareler ve İnsanlar olarak bilinir. Sırf bu nedenle de okunması gereken kitaplar listenizde yer alabilir. Eserlerinde işçi sınıfının koşullarına, örgütlenme biçimlerine sıkça yer veren John Steinbeck burada da iki gezgin çiftçiyi konu alır. Kendisi de bir dönem çiftçilik yapan yazarın romanlarındaki karakterlerin oldukça gerçekçi olması da biyografik unsurlar taşımalarındandır.
14.“Fahrenheit 451” Ray Bradbury
“Mağaradaki alevlerin gölgesinden başka ne görebiliriz, kafamızı çevirmelerine izin vermezlerse?”
Yazarına dünyaca ünlü dört ödül kazandıran eser de okunması gereken kitaplar listesi için önemli bir roman. ‘’Aptal kutusu’’ denilen televizyonun ve hayatımızı kolaylaştıran teknolojinin bizi okumaktan nasıl uzaklaştırdığı anlatılıyor. Guy Montag adlı itfaiyecinin işi de, bu topluma hiç de uymayan şeyleri, kitapları yakmaktır.
15.”Otomatik Portakal” Anthony Burgess
“Seçme hakkına sahip olmayan kişi kişiliğini yitirmiş demektir.”
Otomatik Portakal, “iyilik ve kötülük” kavramlarını, “şiddet, suç ve ceza” üçgeninde değerlendiren bir roman. Yazıldığı dönemi göz önüne alırsak, bir suçlunun devlet eliyle ıslah edilme biçimi ve bunun sonuçları üzerinden distopik bir gelecek atmosferi çizerek hicveden bir roman olduğunu söyleyebiliriz.
16.“Nietzsche Ağladığında” Irvin D. Yalom
“Hiç kimsenin bir şeyi sırf başka birisi için yapmadığını göreceksiniz…”
Yazarın en sükse yapan eserlerinden biri olup filme de çevrilmiştir. Eserde felsefe, psikanaliz ve tıbbın en önemli ve gerçek isimleri vardır: Nietzsche, Freud, Bruer. Tabii bu üç erkeği de etkisi altına alan Lou Salome de çarpıcı bir biçimde işlenir. Üçlünün 19. asır Viyana’sındaki entelektüel, felsefik yaşamları, ümitsizlik teması altında anlatılır. Mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer alan eser, oldukça dikkat çekici.
17.”Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği” Milan Kundera
“İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.”
“Romanlarımdaki kişiler kendime ilişkin gerçekleşmemiş olabilirliklerdir… Her biri benim ancak kenarında dolaştığım bir sınırı aşmıştır… Çünkü romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar. Roman yazarın itirafları değildir; bir tuzak haline gelmiş dünyamızda yaşanan insan hayatının araştırılmasıdır.” Kundera’nın kendi sözleriyle insan hayatını araştıran bir yapıt “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”.
18.”Küçük Prens” Antoine de Saint-Exupery
“Bütün büyükler bir zamanlar çocuktular. Ama onlardan çok azı bunu hatırlar.”
Antoine de Saint-Exupéry’nin dünyaca ünlü eseri, özgün dilinden yapılan çevirisiyle okurlarla buluşuyor. Büyük küçük fark etmeden her yaştan insanı etkileyen bu metin, en iyi çağdaş eserler arasında yer alıyor.
19.“Martin Eden” Jack London
“Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.”
Yazdıklarıyla çağdaş edebiyatının en kıymetli temsilcilerinden biri olan Jack London, Martin Eden ile ölmeyen bir eser meydana getirmiştir. Yazar olma tutkusuyla tüm zorluklara, yoksulluklara göğüs geren, içine girdiği ortamların kültür seviyesine yetişmek için durmadan okuyan, sonra da aslında o çevrelerin sahtekârlıklarına tanık olan Martin, büyük oranda Jack London’un kendisidir. Tek farkla ki; Jack London işçi sınıfı yazınında önemli bir edebiyatçı iken, yarattığı Martin Eden karakteri bireyci bir tiptir ve bu bireyciliği onu kötü bir sona götürmektedir.
20.“Çavdar Tarlasında Çocuklar” J. D. Salinger
“Tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, ”Tanıştığıma memnun oldum” demek beni öldürüyor. Ama hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.”
Yazarın ilk ve tek romanı olmasına rağmen bugüne değin en çok konuşulan modern eserlerden biridir. Kabaca henüz büyümemiş, ergen bir çocuğun büyüklerin dünyasına ettiği isyanları anlatır. Okuldan atılan genç çocuk isyankar ruhuyla beraber maceradan maceraya koşmaktadır.
21.“Bir Ömür Nasıl Yaşanır” İlber Ortaylı
“Şurası çok açık ki Atatürk cehalete düşmandı. Bu yüzden de eğitim onun için ön planda geliyordu.”
Çok yer gezen, gören, çok kitap okuyan, çok yemek tadan, çokça kültürü bilen ve içlerinde yaşamış olan İlber Ortaylı’dan bir hayat rehberi. Dil öğrenmekten gezilecek yerlere, dinlenilecek müziklerden okunması gereken eserlere kadar bu kitap çok önemli bir pusula. Ara ara dönüp bakılması gerekir ve mutlaka okunması gereken kitapların en önemlilerinden biridir.
22.“Kürk Mantolu Madonna” Sabahattin Ali
“Bir kitabı okurken geçen iki saatin, ömrümün birçok senelerinden daha dolu, daha ehemmiyetli olduğunu fark edince insan hayatının ürkütücü hiçliğini düşünür ve yeis içinde kalırdım.”
Modern Türk edebiyatının en çok konuşulan eserlerinden biri Kürk Mantolu Madonna’dır. Mutlaka okunması gereken kitaplar arasında yer alan bu eser, kitap tavsiyesi denilince akla ilk gelen yapıtlardan biri. Bahsedilmesine oranla eser yeterince hazmedilebilmiş midir tartışılır. Başkarakter Raif Efendi sessiz, içe kapanık, sıradan biri olarak tanınır. Ancak gençliğinde Almanya’da yaşadığı bir aşk hikâyesi ömrünün bir kısmının film gibi geçtiğinin ispatıdır. Bu aşk hikayesinden hareketle Raif Efendi ve aşkı Maria Puder Sabahattin Ali’nin güçlü kalemiyle anlatılır.
23.”Vitrinde Yaşamak” Nurdan Gülbilek
Türk eleştirisinin en kıymetli isimlerinden Nurdan Gürbilek’in ilk kez 1992’de basılan ilk kitabıdır. Bu kitap memleketin kültür – sanat meselelerini merak eden, özellikle de 12 Eylül döneminin etkisini öğrenmek isteyenler için çok önemlidir. Darbenin ardından ‘’kurulan’’ yeni kültür – sanat ortamının bugünlere uzanan etkisini öğrenebilmek için okunması gereken kitaplardan biridir.
24.“Aşk ve Gurur” Jane Austen
“Evlenmek için delicesine aşık olmayı bekleyeceğim. Sanırım bu yüzden de evde kalacağım.”
Klasik dönem romanları arasında önemli bir yere sahip olan Aşk ve Gurur, 18. yüzyıl İngiltere’sinde geçen unutulmaz bir aşk hikâyesini konu alıyor.
Orta halli bir ailenin zeki ve neşeli kızı ile kibirli ve mağrur olmasının yanı sıra son derece dürüst ve varlıklı genç bir adamın neredeyse nefretle başlayan ilişkilerinin büyük bir aşka dönüşünü anlatan bu kitapta, biri gururlu diğeri önyargılı iki insanın zaman ilerledikçe yanıldıklarına ve birbirlerine yaptıkları onca haksızlığın yalnızca aşkla telafi edilebileceğine şahit olacaksınız.
Jane Austen’ın büyüleyici bir dille kaleme aldığı, yazarın karakter tahlillerindeki ustalığı ve insan psikolojisini yansıtmadaki yeteneği sayesinde çağının ötesine geçmiş ve klasikler arasında önemli bir yer edinmeyi başarmış Aşk ve Gurur, günümüzde de aynı etkisini koruyarak ses getirmeye devam ediyor…
25.“Kurtlarla Koşan Kadınlar” Clarissa Pinkola Estes
“Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen hala uykudadır.”
Özellikle son zamanların en çok konuşulan eserlerinden biridir. Kadınların yaratıcı iç seslerine dönmeleri gerektiğini anlatan eser, bu açıdan kurtlarla kadınların benzer yönleri olduğunu savlıyor. Duygularıyla hareket eden kadınlar farklı kültürlerin masallarıyla anlatılıyor.
26.“Bülbülü Öldürmek” Harper Lee
“Onun içindir ki, yıpratmayın kendinizi… İnsanlar genelde neyi görmek istiyorlarsa onu görür, neyi duymak istiyorlarsa onu duyar…”
Pulitzer Edebiyat Ödülü’nü kazanan eser, Amerika’da yaşanan ırkçılığı bir çocuğun saf dünyasının gözünden anlatıyor. Yayımlandığı 1960 yılından bu yana en çok konuşulan, ses getiren eserlerden biri olarak yolcuğunu sürdürüyor. Bülbülü Öldürmek, okunması gereken klasikler arasında.
27.”Damızlık Kızın Öyküsü” Margaret Atwood
“Hiçbir şey bir anda değişmez: derece derece ısınan bir küvette farkına varmadan haşlanarak ölürsünüz.”
Kadın, “bunaltıcı düşlerden uyandığı” bir sabah, hiçliğe dönüşmüş olarak buldu kendini. Artık bir adı yoktu, düşüncesi, benliği, arzusu yoktu ama bir rahmi vardı. Yaşamını kolonilere sürülmeden, öldürülmeden, Damızlık Kız olarak sürdürmesini sağlayan rahmi. Artık âşık olmayacaktı, sevmeyecekti, onaylanmış bir dilin ötesine geçmeyecekti. Duvarlara asılmış sıra sıra cesetler, tek gerçeğin savaş ve üreme olduğunu hatırlatıyordu. Özgürlük hatırlanmayacak kadar uzaktaydı…
Margaret Atwood’un başyapıt niteliğindeki feminist distopyası Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor. Erkek egemen muhafazakâr bir rejimin üremeyle sınırlandırdığı, mahrem örtülerin ardına gizlediği kadın bedenleriyle bize aşina gelen bir gerçeğin.
28.“Orta Zekalılar Cenneti” Zülfü Livaneli
“Sürüden ayrılan insanı hiçbir rejim sevmez. Sürüden ayrılmanın,birey olmanın ve kendi kafasıyla düşünmenin en önemli göstergesi ise okumaktır.”
1991 yılında yayınlanan Orta Zekâlılar Cenneti ile 2010 yılında yayınlanan Sanat Uzun, Hayat Kısa’dan derlenen yazılar elden geçirilmiş yeni baskısıyla okurlarla buluşuyor. Orta Zekalılar Cenneti Paylaşımları Mustafa Kemal’in büyük projesi, Osmanlı’nın kuruluşundaki 13.yüzyıl felsefesini tekrar canlandırmak ve özellikle Yavuz Selim’den sonra Araplaşmış olan Osmanlı uygarlığını yeniden Anadolulu kılmaktır.
[…] gezmek kuşkusuz bizi çok mutlu ediyor. O kitap koridorların arasında gezerken, “Keşke hepsini okumuş olsam!” diye içimizden […]