fbpx

Polikistik Over Sendromu (PKOS) ve Gebelik

Polikistik Over Sendromu (PKOS) ve Gebelik

Merhabalar, ben Ebelik 3. sınıf öğrencisi Elif Çoban. Konumuzun yaygın ve sıkıntılı bir süreç olarak görülmesi, umarım bu yazıdaki okuma isteğinizi ve bilginizi artırabilir. Keyifli okumalar dilerim.

PKOS Nedir?

Polikistik Over Sendromu (PKOS), üreme çağındaki kadınlarda yaklaşık %6-14 oranında görülen, genetik yatkınlık, hormonal dengesizlikler ve çevresel faktörlerin birleşimi sonucu ortaya çıkan, üreme çağındaki kadınlarda en yaygın görülen endokrinolojik/metabolik bozukluktur. İlk olarak 1935 yılında Stein ve Leventhal tarafından tanımlanmıştır. Gelişiminde bir takım genetik ve çevresel faktörler bildirilmesine rağmen, altta yatan nedeni hala tam olarak açık değildir. Ancak birçok insan ve hayvan çalışması, bu hastalığın oluşum mekanizmasının çözülmesi için deneyler yürütmektedir. Tam olarak insandaki PKOS’ye benzeyen bir hayvan modeli bulunmamakla birlikte, farklı tekniklerle deneysel olarak hayvan modellerinde PKOS yaratılmaya çalışılmıştır.

PKOS Kimlerde Görülür?

Genellikle genetik, çevresel ve hormonal faktörlerin bir kombinasyonu olarak ortaya çıkar ve çoğunlukla üreme çağındaki kadınları etkiler. Ancak, bazı durumlarda ergenlik döneminde veya menopoz öncesi dönemde de görülebilir. Görülen gruplar şunlardır:

  1. Üreme çağındaki kadınlar:

   – 15-49 yaş arasında yaygındır.

  1. Genetik yatkınlık:

   – Ailede PKOS geçmişi riski artırır. (Anne veya kız kardeşte olması)

  1. İnsülin direnci olanlar:

   – Genellikle aşırı kilo, obezite veya ailede diyabet öyküsü olan bireylerde daha yaygındır. (PKOS’lu hastaların yaklaşık %75-80’inde görülmektedir.)

  1. Obezite:

   – Aşırı kilo, insülin direnci ve hormon dengesizliklerini tetikleyebilir. Görülme sıklığı da obezite ile doğru orantılıdır. Ancak PKOS’un sadece aşırı kilolu kadınlarda değil, normal kiloda veya ince kadınlarda da görüldüğü göz ardı edilmemelidir.

  1. Ergenlik Dönemi:

   – Bu dönemde rastlanması, adet düzensizliği veya hormonal değişim ile vücuttaki değişikliklere yol açabilir.

  1. Menopoz Dönemi:

   – Genelde bu dönemde görülen PKOS, menopoz sonrasında azalır. Ayrıca hormon düzensizliği ve yumurta fonksiyonları değişebileceği için belirtilerin PKOS ile karışabileceği unutulmamalıdır.

PKOS’LU Hastalarda Sık Görülen Klinik Bulgular

Obezite, dislipidemi, bozulmuş glukoz toleransı ve tip 2 diyabet, PKOS’lu hastalarda sık görülen önemli klinik bulgulardır. Ayrıca PKOS, uzun dönemde kalp damar hastalıkları ve endometriyum kanseri için anlamlı bir risk faktörüdür.

PKOS Yaygın Belirtileri Nedir? 

– Düzensiz adet döngüleri veya amenore (adet görememe)

– Aşırı tüylenme (özellikle yüz, karın ve sırt bölgelerinde)

– Aşırı androjen (erkek hormonu) artışı

– Ciltte kararmalar

– Akne (sivilce) ve yağlı cilt

– Saç dökülmesi

– Kilo alımı, obezite veya zor kilo verme

– Yüksek kolesterol ve kardiyovasküler sorunlar

– Overlerde kistler (ultrason ile tespit edilir)

– Fertilite (doğurganlık) sorunları (Anovülasyon) ve hamile kalmakta güçlük çekmek

– Saçkıran ya da kılkıran hastalığı (Alopesi)

– Psikolojik problemler

– Uyku apnesi ve uykusuzluk

– Yeme bozuklukları

PKOS Tanı Kriterleri Nedir?

PKOS tanı kriterleri, 2003 yılında gözden geçirilmiş ve Rotterdam tanı kriterleri olarak yayınlanmıştır. Rotterdam’da tanımlanan 3 kriterden 2 veya fazlasını karşılamak, PKOS tanısı için yeterli kabul edilmiştir. Bu üç kriter; oligo-anovülasyon, klinik veya biyokimyasal olarak gösterilmiş hiperandrojenizm ve ultrasonografik polikistik over görüntüsüdür. Ayrıca PKOS bir dışlama tanısıdır ve androjen yüksekliği, anovulasyona neden olabilecek diğer nedenlerin dışlanması gerekmektedir. Adrenal hiperandrojenizm, lüteinize edici hormon (LH) hipersekresyonu, in vitro fertilizasyonda (İVF) ovaryan endokrin artmış yanıt, endometrial hiperplazi ve endometrial kanser, PKOS hastalarında görülen reprodüktif ve endokrin bozukluklardır.

PKOS’UN Üreme Üzerinde Etkisi Nedir?

PKOS’un üreme üzerine olan etkileri sadece infertilite ile sınırlı olmayıp, aynı zamanda bir takım doğurganlık sorunlarını da içerir. Gebelik isteyen PKOS’lu kadınlar, yüksek oranda erken gebelik kaybı, gestasyonel diyabet, gebeliğin indüklendiği ileri yaşta preeklampsi ve preterm doğum ile karşılaşabilecekleri bilinmelidir. Ayrıca PKOS’lu annelerin bebeklerinde prematürite ve yenidoğan bakım ünitesi riski artmıştır. Dolayısıyla PKOS’lu bir annenin üreme öncesi sağlık süreci değerlendirilmeli ve bebeğinin doğması ve doğum sonrası dönemi dikkatle takip edilmelidir. Normal kadınlarda %10-15 arasında görülen erken gebelik kayıpları, PKOS hastalığına sahip gebelerde %30-50 arasındadır. Bu yüksek gebelik kaybı oranları, insülin rezistansı, obezite, artmış androjenler, endometriyal disfonksiyon ve bozulmuş fibrinolizis ile ilişkilendirilmiştir. PKOS’de ayrıca GDM (gestasyonel diyabet), PIH (gebeliğe bağlı hipertansiyon) ve düşük doğum ağırlıklı (DDA) bebek doğurma riski de artmaktadır.

Gebelikte kilo kontrolü sağlanması, insülin direncini azaltır. Bu sayede PKOS’da görülen klinik bulgular azaltılmış olur. Peki, prekonsepsiyonel dönemde obezite ve diğer klinik bulguların yönetimi için neler yapılabilir?

– Diyetisyen eşliğinde kilo kontrolü sağlanabilir.

– Düzenli egzersiz yapılabilir.

– Özellikle üreme çağındaki obez kadınlar, gebelik öncesinde danışmanlık hizmeti alabilirler.

– İnfertilite riski ve genel sağlığa etkileri anlatılıp, alınacak önlemler belirtilmeli ve kilo kontrolü sağlandıktan sonra hamilelik planlanması yapılmalıdır.

– Folik asit takviyesi kullanımı, gebelikten 1 ay önce başlanıp gebeliğin ilk 3 ayının sonuna kadar 0,4 mg olarak sürdürülmelidir.

– Kronik hastalıklara açık olan PKOS’lu bireyler, mevcut kronik hastalıklarının ileriki gebeliğe zararının olmayacağı belirlendikten sonra hamile kalabilir.

– Obezitenin kanser, kanser nüksü ve kanserden kurtulan bireylerin ölüm riskini artırdığı bilindiği için erken evre hastalarına obeziteye müdahale edilebilir. Böylece endometriyal kanser türü önlenebilir.

 PKOS’LU Bir Kadına Ebelik Yaklaşımı Nasıl Olmalı?

– PKOS’lu kadınlarda infertilite:

  İnfertilite, çok daha büyük sorunların kapısını aralamaktadır. Özellikle infertilite ile ilişkili faktörleri çözebilirsek, önce infertiliteyi ve belki de sonrasında PKOS’u yenebiliriz. İnfertilite, çiftlerin yaşam kalitesini bozmakta ve birçok sorunun da önünü açmaktadır. Karşılaşılan bu sorunlardan birisi de uyku problemleridir. Kadın ve erkekte uyku yoksunluğu ve uyku bozukluğu, sirkadiyen sistemi etkileyerek bireylerin hormonal dengelerini de değiştirmektedir. Bu değişimler ise erkekte sperm kalitesini, kadında oosit oluşumunu etkileyerek infertiliteye sebep olmaktadır. Bu durumda PKOS’un etkileri doğrudan birçok alanda kendini göstermektedir. 

  Ebelik Girişimi 1: Uyku problemlerini en aza indirebilecek uygulamalar (papatya çayı, lavanta yağı, fiziksel aktivite artışı, sıcak bir banyo) önerilebilir. Veya bir jinekoloğa yönlendirilebilir.

– Yüksek androjen (erkek hormonu) seviyesi için: 

  PKOS’un bir belirtisi olan bu durum, yumurtalıkların düzgün çalışmasını engeller, akne ve saç dökülmesi yapar. 

  Ebelik Girişimi 2: Doğum kontrol hapı, Metformin ve anti-androjen etkili ilaçları alabilmesi adına bir hekime yönlendirilebilir.

– İnsülin direnci için:

  Ebelik Girişimi 3: Diyet için bir beslenme uzmanına yönlendirmek, düzenli fiziksel aktivite, yoga, meditasyon, stres yönetimi, sigara ve alkol tüketiminin azaltılması ve yeterli uyku tavsiyesi edilebilir.

KAYNAKÇA:

– Doğaner G, Gölbaşı Z. Prekonsepsiyonel danışmanlık. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi. 2011;20(5):215-220

– Medical Journal of Bakırköy, Volume 15, Number 4, 2019 / Bakırköy Tıp Dergisi, Cilt 15, Sayı 4, 2019

– Baltacı, G. Obezite ve egzersiz. T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Klasmat Matbaacılık, Ankara. 2008.

– Özcan, H., & Yücetürk, S. (2020). İnfertilite ve uyku. Sağlık Akademisyenleri Dergisi, 7(4), 290-295.

 

Elif Çoban 

Ege Üniversitesi Ebelik bölümü

3. Sınıf Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş
Yorum Yap