Psikolojide Plasebo ve Nosebo Etkisi
İnsan beyni ne kadar karmaşık olursa olsun onu kandırmak çok kolay!
Plasebo terimi Latince “hoşnut ederim” kelimesinden türemiştir. Plasebo, hastalığa etki etmese de, insanların nasıl hissettiğini etkilemektedir. Her 3 insandan birisi bu durumu yaşamaktadır. Günlük hayatta “Sebebini bilmiyorum ama o şey bana daha iyi geliyor, bu ilaçla daha iyi hissediyorum ya da o öyle olunca daha rahat hissediyorum.” dediğiniz durumlar oluyordur. Plasebo etkisi, zihin ve beden arasında hala tam olarak anlaşılmayan büyüleyici bir bağlantıyı temsil eder.
Bu durumda beklentilerin gerçekliği yaratabileceğine dair güçlü bir silahtır. “Teselli ilacı” ve “inaktif tedavi” olarak da bilinen plasebolar; salin, nişasta veya şeker gibi etkisiz maddelerden yapılır. Gerçek ilaç gibi görünseler de hiçbir kimyasal etkileri yoktur. Bir iğne yoluyla enjekte edilen plasebolar (araştırmacılar genellikle bir tuz ve su solüsyonu kullanırlar), daha hızlı ve güçlü etki gösterir. Bunun nedeni muhtemelen insanların enjeksiyonun kan dolaşımına haptan daha hızlı girdiğini varsaymasıdır. Aynı şekilde daha pahalı olanlar ucuz olanlara göre daha iyi çalışma eğilimindedir. İlaçların görünümü de beklentilerimizi değiştirebiliyor. Kırmızı, turuncu ve sarı gibi parlak renkleri uyarıcı etkiyle, mavi ve yeşilleri yatıştırıcı etkiyle ilişkilendiriyoruz. Tabletin rengini değiştirince de ondan beklediğimiz şey de değişiyor. İşte psikolojide buna tam olarak Placebo etkisi denilmektedir.
Plasebo etkisini hâlâ tam olarak çözebilmiş değiliz ama ondan kaçış yok. Herhangi bir tıbbi tedaviye başladığımızda yaşadığımız deneyimin bir kısmı psikolojik olmakta. Doktorlar da bu durumun farkında ve iyileşmemizi hızlandırmak için bu bilgiyi kullanıyorlar. Açık olan bir şey var ki zihin, vücudun biyokimyasal süreçlerini etkileyip değişime uğratacak güce sahiptir.
Plasebo Etkisi ve Klasik Koşullanma
İnanç, insanın bildiği en eski ilaçtır. Bir hasta tedavi gördüğü zaman iyileşmeyi umar. Odak noktasını değişir. İyileştiğini gösteren işaretlere daha çok dikkat eder ve bu nedenle tersi işaretleri görmezden gelmeye başlar. 1890’larda İvan Pavlov klasik koşullanmayı keşfetti. Ünlü deneylerinde köpeklere zil sesini yemeğin gelmesiyle ilişkilendirmeyi öğretti. Köpekler zili duyunca yemek beklentisiyle salyaları akmaya başlıyordu. Aynı şeyi ilaçlar da bize yapabiliyor. Eğer kişiler belli bir tedavinin iyi geldiğini düşünüyorlarsa, plasebo verilse bile, rahatlama hissedebiliyor.
Klasik koşullanma bir öğrenme türüdür. Bir şeyi belirli bir yanıtla ilişkilendirdiğinizde olur. Örneğin, belirli bir yemeği yedikten sonra hastalanırsanız, o yiyeceği hasta olmakla ilişkilendirebilir ve gelecekte o yemeği yemekten kaçınabilirsiniz. Klasik koşullandırma yoluyla öğrenilen durumlar insan davranışlarını etkileyebildiğinden, plasebo etkisinde de rolü büyüktür.
Birkaç örneğe göz atalım: Baş ağrısı için belirli bir hap alırsanız, bu hapı ağrı kesici ile ilişkilendirmeye başlayabilirsiniz. Baş ağrısı için benzer görünümlü bir plasebo hapı alırsanız, yine de bu ilişki nedeniyle ağrının azaldığını bildirebilirsiniz ya da doktorun muayenehanesini tedavi görmek veya daha iyi hissetmekle ilişkilendirebilirsiniz. Aklımızda kurduğumuz bu ilişki daha sonra, aldığınız tedavi hakkında ne hissettiğimizi etkileyebilir.
Plasebo etkisinin bir kişinin beklentilerinde büyük bir kökü vardır. Bir şey için önceden beklentileriniz varsa, bunlar hakkındaki algınızı etkileyebilirler. Bu nedenle, bir hapın sizi daha iyi hissettirmesini bekliyorsanız, aldıktan sonra kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Pek çok uyarıcı türünden kendinize iyileştirme beklentileri oluşturabilirsiniz. İşte bunlardan bazıları:
Sözlü: Bir doktor veya hemşire, bir hapın durumunuzu tedavi etmede etkili olacağını söyleyebilir.
Hareketler: Durumunuzu ele almak için hap almak veya iğne olmak gibi aktif bir şekilde bir şeyler yaptığınızda kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.
Sosyal: Doktorunuzun ses tonu, vücut dili ve göz teması güven verici olabilir ve tedavi hakkında daha olumlu hissetmenize neden olabilir.
Gerçek çalışmalardan örneklere bakacak olursak aşağıda, gerçek çalışmalardan elde edilen plasebo etkisinin üç örneğini inceleyeceğiz.
Migren
2014 yılında yapılan bir araştırma, ilaçların etiketlenmesinin 66 kişide epizodik migreni nasıl etkilediğini değerlendirdi. Çalışma şu şekilde uygulandı:
Katılımcılardan altı farklı migren dönemi için bir hap almaları istendi. Bu bölümler sırasında, onlara bir plasebo veya Maxalt adı verilen bir migren ilacı verildi. Hapların etiketlenmesi çalışma boyunca değişiklik gösterdi. Plasebo, Maxalt veya herhangi bir tip (nötr) olarak etiketlenebilirler. Katılımcılardan migren bölümünden 30 dakika sonra ağrı yoğunluğunu derecelendirmeleri, kendilerine verilen hapları almaları ve ardından 2.5 saat sonra ağrı yoğunluğunu derecelendirmeleri istendi. Araştırmacılar, hap etiketlemesi (plasebo, Maxalt veya nötr) tarafından belirlenen beklentilerin, bildirilen ağrı yoğunluğu üzerinde bir etkisi olduğunu buldular.
Sonuçta ise beklendiği gibi Maxalt plasebodan daha fazla rahatlama sağladı. Bununla birlikte, plasebo haplarının, tedavi edilmeyen bir kontrolden daha fazla rahatlama sağladığı görülmüştür. Etiketleme önemliydi! Hem Maxalt hem de plasebo için, rahatlama derecesi etiketlemeye dayalı olarak sipariş edildi. Her iki grupta da Maxalt olarak etiketlenen haplar en yüksek, nötr ortada ve plasebo en düşüktü. Bu etki o kadar güçlüydü ki, bir plasebo olarak etiketlenen Maxalt, Maxalt olarak etiketlenmiş bir plasebo ile yaklaşık aynı miktarda rahatlama sağlamak için derecelendirildi.
Kansere bağlı yorgunluk
Yorgunluk, kanserden kurtulan bazı kişilerde hala kalıcı bir semptom olabilmektedir. Bir 2018 çalışması, kanserden kurtulan 74 kişide her zamanki gibi tedaviye kıyasla plasebonun etkilerine baktı. Çalışma şu şekilde uygulandı:
3 hafta boyunca, katılımcılar ya açıkça plasebo olarak etiketlenmiş bir hap aldılar ya da her zamanki gibi tedavilerinde kullandıkları ilaçları aldılar. 3 hafta sonra, plasebo hapları alan kişiler bunları almayı bıraktı. Bu arada, normal tedavi görenlerin 3 hafta boyunca plasebo hapları alma seçeneği vardı. Çalışma sonuçlandıktan sonra, araştırmacılar, bu şekilde etiketlenmesine rağmen, plasebonun her iki katılımcı grubu üzerinde de bir etkisi olduğunu gözlemlediler.
Sonuçta ise 3 hafta sonra, plasebo grubu, her zamanki gibi tedavi görenlere kıyasla semptomlarda iyileşme bildirdi. Ayrıca, tedavinin kesilmesinden 3 hafta sonra semptomların düzeldiğini bildirmeye devam ettiler. Her zamanki gibi tedavi gören ve 3 hafta boyunca plasebo hapı almaya karar veren kişiler de 3 hafta sonra yorgunluk semptomlarında bir iyileşme bildirdiler.
Depresyon
2015 yılında yapılan bir çalışmada depresyonu olan 35 kişide plasebo etkisini araştırdı. Katılımcılar şu anda depresyon için başka herhangi bir ilaç almıyorlardı. Çalışma şu şekilde uygulandı:
Her katılımcı plasebo hapları aldı. Bununla birlikte, bazıları hızlı etkili bir antidepresan (aktif plasebo) olarak etiketlenirken, diğerleri bir plasebo (inaktif plasebo) olarak etiketlendi. Her grup hapları bir hafta boyunca aldı. Haftanın sonunda, bir PET taraması beyin aktivitesini ölçtü. Tarama sırasında, aktif plasebo grubuna, ruh hallerini iyileştirebileceği söylenen bir plasebo enjeksiyonu yapıldı. Aktif olmayan plasebo grubuna enjeksiyon yapılmadı. İki grup bir hafta daha hap türlerini değiştirdi. Hafta sonunda ikinci bir PET taraması yapıldı. Tüm katılımcılar daha sonra 10 hafta boyunca antidepresan ilaçlarla tedavi gördü.
Araştırmacılar, bazı kişilerin plasebo etkisini yaşadığını ve bu etkinin beyin aktivitelerini ve antidepresanlara tepkilerini etkilediğini buldular. Sonuçlar şöyleydi: İnsanlar aktif plasebo alırken depresyon belirtilerinde bir azalma bildirildi. Aktif plasebo (plasebo enjeksiyonu dahil) almak, duygu ve stres düzenlemesiyle ilişkili alanlarda beyin aktivitesinde artış gösteren PET taramalarıyla ilişkilendirildi. Bu alanda artan beyin aktivitesi yaşayan kişiler, genellikle çalışmanın sonunda kullanılan antidepresanlara daha iyi yanıt verdiler.
Plasebo etkisinin bir tür “kötü ikizi” vardır: Nosebo etkisi
Bunun yanı sıra tüm plasebo etkilerinin faydalı olmadığına dikkat etmek önemlidir. Bazı durumlarda, plasebo alırken semptomlar iyileşmek yerine kötüleşebilir. Buna nosebo etkisi denir. Plasebo ve nocebo etkisinin mekanizmalarının benzer olduğuna inanılıyor, her ikisi de şartlandırma ve beklentiler gibi şeyler içeriyor. Plasebo etkisinin tersine nosebo etkisi denir. Nocebo etkisi, olumsuz beklentilerin insanı kötü hissettirmesi durumudur. Nosebo, “zarar vermek” anlamına gelen Latince ifadeden gelir. Güllere alerjisi olan bir kişi bu etki nedeniyle sahte güller ile karşılaştığında bile hapşırabilir.
Plasebo hapların gerçek olduğunu düşünürseniz tıpkı gerçek ilaçlar gibi yan etkilere neden olabilirler. Nosebo etkisini 2014’te Fransa’daki Grenoble Üniversite Hastanesi’nden Sara Planès ve meslektaşları 86 çalışmayı bir araya getirerek inceledi. Nosebo etkisinin semptomlarının mide bulantısı, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi spesifik olmayan semptomlar olduğunu buldular. Ekip ayrıca, plasebo etkisinde olduğu gibi nosebo etkisinin de kısmen psikolojik ve kısmen de nörobiyolojik olduğunu doğruladı.
Koşullanma, yan etkiler beklememize yol açabiliyor. Beynimizdeki kimyasal değişiklikler ağrıyı azaltma potansiyeline sahip olduğu gibi artırma potansiyeline de sahip. Bazı araştırmacılar, glütensiz diyet modasını körükleyen şeyin temelinde bu olduğunu düşünüyor. İnsanlar, glüten yemenin kendilerini kötü hissettireceğine dair olumsuz bir beklenti geliştirir. Bunun sonucunda da bu beklenti biyolojik glüten duyarlılıkları olmasa bile aynı semptomları hissetmelerine neden olabilir.
Şu yazılar da ilgini çekebilir:
https://www.etkinkampus.com/psikoloji-ogrencilerinin-mutlaka-okumasi-gereken-15-kitap/2021/07/28/
https://www.etkinkampus.com/beyhan-budaktan-psikoloji-ogrencilerine-tavsiyeler/2021/07/27/
https://www.etkinkampus.com/turkiyede-fotograf-cekilecek-en-guzel-yerler/2021/07/23/