fbpx

Sağlık Çalışanlarında Travmatik Olayların Psikolojik Etkileri

Sağlık Çalışanlarında Travmatik Olayların Psikolojik Etkileri

Sağlık çalışanı olarak mesleğimiz gereği sık sık travmatik olaylara maruz kalıyoruz. Acil durumlar, ağır yaralanmalar, hastaların ölümü ve hatta şiddet olayları gibi durumlarla karşılaşmak, zamanla psikolojimizi derinden etkileyebiliyor. Özellikle yoğun çalışma temposu, nöbetler ve duygusal yükümlülükler, bu durumun etkisini daha da artırıyor. Peki, bu tür olaylar bizleri nasıl etkiliyor ve bu etkilerle başa çıkmak için neler yapabiliriz?

Travmatik Olayların Psikolojik Etkileri

  • Tükenmişlik Sendromu: Sürekli olarak stresli ve travmatik olaylarla karşılaşmak, zamanla fiziksel ve duygusal tükenmişliğe yol açabiliyor. Bazen kendimi aşırı yorgun, motivasyonsuz ve işten soğumuş hissedebiliyorum. Bu durum, pek çok sağlık çalışanının karşılaştığı bir gerçek. Mesleğe başlarken hissettiğimiz idealist duygular, zamanla yerini yorgunluğa ve bazen de duygusal mesafeye bırakabiliyor.
  • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Özellikle şiddet olaylarına veya ani ölümlere tanıklık ettiğimizde, TSSB geliştirme riski taşıyoruz. Kâbuslar görmek, olayları tekrar tekrar zihnimizde yaşamak ve duygusal olarak kopuk hissetmek gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Özellikle acil servis, yoğun bakım gibi bölümlerde çalışanlar için bu risk daha yüksek olabiliyor. Bazı olaylar hafızamızda o kadar derin izler bırakıyor ki, üzerinden zaman geçse bile etkisini kaybetmiyor.
  • Anksiyete ve Depresyon: Travmatik olaylara sıkça maruz kalmak, kaygı bozuklukları ve depresyon riskini artırıyor. Zaman zaman kendimi sürekli gergin, kaygılı ya da umutsuz hissedebiliyorum. İşime olan ilgimi kaybettiğim anlar bile olabiliyor. Özellikle uzun süreli stres ve travma, uyku düzenimizi bozarak daha da kötüleşebiliyor. Bazen ne kadar çaba harcarsak harcayalım, elimizden gelenin yeterli olmadığını düşünmek de bu süreci daha zor hale getiriyor.
  • İkincil Travmatizasyon: Bazen doğrudan travmaya maruz kalmasak bile, hastalarımızın yaşadığı acıyı paylaşarak ikincil travmatizasyon yaşayabiliyoruz. Özellikle empati düzeyi yüksek olan bizler için bu durum daha sık görülüyor. Bir hastanın kaybı, onun ailesinin yaşadığı derin üzüntü veya tedavisi mümkün olmayan bir hastalığa sahip kişilere kötü haber vermek, bizim için de büyük bir duygusal yük oluşturabiliyor.

Başa Çıkma Yöntemleri

  • Destek Grupları ve Psikolojik Danışmanlık: Hastanelerde ve sağlık kuruluşlarında psikolojik destek alabileceğimiz birimler olması çok önemli. Bizim gibi zor koşullarda çalışanlar için bu tür destekler gerçekten işe yarayabiliyor. Meslektaşlarımızla bir araya gelip deneyimlerimizi paylaşmak, yaşadıklarımızın sadece bizim başımıza gelmediğini görmek de rahatlatıcı olabiliyor.
  • Kendi Kendine Bakım: Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve egzersiz yapmak, zihinsel ve fiziksel sağlığımızı korumaya yardımcı olabiliyor. Ayrıca, stres yönetimi teknikleri (nefes egzersizleri, meditasyon vb.) ile rahatlama sağlayabiliriz. Günlük hayatın içinde kendimize vakit ayırmak, hobiler edinmek ve bizi rahatlatan aktiviteler yapmak da oldukça önemli.
  • İş-Yaşam Dengesi: Kendimize zaman ayırmak ve mesai saatleri dışında dinlenmek önemli. Sosyal aktiviteler ve hobilerle zihinsel olarak rahatlayabiliriz. Nöbetlerden sonra yeterince dinlenmek, iş dışında farklı uğraşlar edinmek ve özel hayatımızı da dengede tutmak, ruh sağlığımız için kritik bir öneme sahip.
  • Mesleki Eğitim ve Farkındalık: Travmatik olaylara hazırlıklı olmak için düzenlenen eğitimler, kriz anlarında daha bilinçli hareket etmemizi sağlayabiliyor. Olası zor durumlara karşı hazırlıklı olmak, hem kendimizi hem de hastalarımızı daha iyi korumamıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda, hastane yönetimlerinin de bu tür olaylara karşı sağlık çalışanlarını daha iyi desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.

Sonuç

Sağlık çalışanları olarak hepimiz büyük bir fedakârlık gösteriyoruz. Ancak psikolojik sağlığımızı da korumamız gerektiğini unutmamalıyız. Kendimizi ne kadar iyi hissedersek, hastalarımıza o kadar iyi bakabiliriz. Bazen güçlü olmamız gerektiğini düşünerek yaşadığımız duygusal yükleri bastırmaya çalışıyoruz, ancak bunun uzun vadede bizi yıprattığını kabul etmeliyiz. Bu yüzden birbirimize destek olmak, yaşadıklarımızı paylaşmak ve gerektiğinde profesyonel yardım almaktan çekinmemek çok önemli. Unutmayalım ki, biz de insanız ve sağlığımızı korumak en az hastalarımızın sağlığı kadar önemli.

Hanne Kılavuz

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Hemşirelik Bölümü

4. Sınıf Temsilcisi

Etkin Kampüs Genel Blog Koordinatörü

Hemşirelik Departmanı Blog Yazarları Yöneticisi

Bu Yazıyı Paylaş
1 Comments
  1. Ayşe Nur Sivri

    Eline sağlık canımm

Yorum Yap