Merhaba! Vücudumuzda birçok fonksiyonu düzenleyen, hormonlarla savaşan ‘savaş kalkanı’ na da merhaba diyelim mi? Soluk borumuzun önünde yer olan tiroid organı şekli dolayısıyla bir kalkana benzetilir ve tiroid kelimesi Latince’de kalkan anlamına gelir. Gelelim tiroid nedir, tiroid hastaları nasıl beslenmelidir konusuna.
Beynimizin hipofiz bezinden kontrol edilen tiroid bezinin temel görevi tiroid hormonlarını üretmek, depolamak ve zamanı geldiğinde de salgılamaktan sorumludur. Aslında birçok fonksiyonu (enerji metabolizması, vücut ısısı, büyüme ve gelişme) düzenlediği için tiroid bezindeki bir rahatsızlık tüm vücudu etkileyebilir. Tiroid bezi dediğimiz zaman aklımıza gelmesi gereken başlıca dört şey; iyot, TSH, T3 ve T4’tür. İyot, T3 veT4’ün üretiminde görevlidir. TSH hormonu da hem iyot tutulumunu hem de tiroid hormonlarının üretimi ve salınımında görevlidir, hastalık durumlarında T3 ve T4 ile ters çalışır.
Tiroid hormonlarının fazla salgılanması durumunda oluşan hastalığa hipertirodi denir. T3 ve T4 hormon düzeyleri yüksek TSH düzeylerini düşüktür. Beslenme modelinde öncelikle doktor kontrolü dahilinde iyottan fakir bir diyet planı oluşturulmalıdır çünkü hormon üretiminin azalması gereklidir. Hızlı kilo kaybı ve kemiklerde güçsüzlük gibi sorunlar yaşandığı için D vitamini ve kalsiyumun rolü beslenmede önemlidir. Süt ve süt ürünleri iyot içerdiği için kalsiyumun diğer kaynaklardan sağlanması süreci iyileştirir. Basit karbonhidratlar yerine kompleks olanlar ve sağlıklı yağlar tercih edilmelidir. Kafein ise hipertiroidi belirtilerini kötüleştirebileceğinden alımının azaltılması önemlidir. Tuzlu su balıkları yerine tatlı su balıklarının ve selenyumdan zengin besinlerin tüketimine özen gösterilmelidir. Selenyumun tiroid metabolizmasını iyileştirmede önemli etkileri bulunmuştur.
Yaygın olarak görünen haşimato tiroidinde ise tiroid bezinde hasarın meydana geldiği görülür ve hipotirodiye sebep olan önemli nedenlerdendir. Haşimatonun sadece fiziksel etkileri yoktur, yaşam kalitesinin azalmasıyla birlikte depresyon ve anksiyete üzerinde de etkileri vardır. Yeterli iyot alımı çok önemlidir, sadece hormon sentezini artırmaz genel fonksiyonu düzenlemede de rol oynar. Özellikle su tüketimi ve liften zengin beslenmek ön plandadır. Selenyumun hasardan kaynaklanan antikorları azalttığı görülmüştür. Bunun yanı sıra antioksidanlardan ve çinko gibi önemli minerallerden zengin beslenmek önemlidir. B12 vitamini eksikliğininde haşimatoyu tetikleyici etkisi görülmüştür bu nedenle B12 kaynaklarına önem verilmelidir. Düşük demir düzeyleri otoimmun bir hastalık olması nedeniyle tiroid metabolizmasını etkileyeceğinden yumurta, et, tavuk, kuru üzüm, baklagilleri C vitamini içeren besinlerle tüketmek süreci olumlu etkiler. Genel olarak akdeniz diyetini uygulamak güzel sonuçlar elde ettirebilir.
Son olarakta hipotiroidinden bahsedelim; hipertiroidinin tam tersi olarak hormonların yetersiz salgılanması durumunda ortaya çıkar. Metabolizma yavaştır dolayısıyla kilo artışı veya kilo verememe gibi sorunlar başlıca sebeplerdendir. Hipotiroidi beslenmesinde guatrojen besinlerin tüketilmemesine özen gösterilmedir çünkü bu besinler iyodun hücre içine alınmasını engelleyerek hormonların yapımına engel olmuş olur. Guatrojen besinler; lahana, turp, brokoli, soya ürünleri… gibi sıralanabilir. Bunun dışındakiler haşimatoda dikkat edilmesi gerekenlerle benzer besinlerdir. İnflamasyona neden olabileceği düşüncesiyle bazı araştırmalarda gluten ve laktoza da gerektiğince dikkat edilmesi önemlidir.
Merhaba dedik şimdi usulca yolcu etmekte fayda var, inflamasyonlardan metabolik sendromlardan ve otoimmun rahatsızlıklardan uzak yaşamamızı ve nice aydınlanmalar yaşayacağımız günler dilerim.
İclâl Şimşek
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi-Beslenme ve Diyetetik-2.sınıf
Linkedln: https://www.linkedin.com/in/icl%C3%A2l-%C5%9Fim%C5%9Fek-606624232